Numan Kurtulmuş'un başında olduğu HAS Parti "Yeni Türkiye'nin inşası konusunda" AKP ile birlikte hareket etme konusunda davet aldı.
Aynı teklifin, sağda bulunan diğer küçük partilere de yapılacağı konuşuluyor.
Özetle muhafazakar kesimde bir konsolidasyon var. Muhtemel rakipler AKP içinde eritiliyor.
Aslında oyların %50’sini alan bir partinin, %1 civarı yada altında oy alan partileri de yanına çekme girişimi; orta ve uzun vadede başarılı bir siyasi planlama.
Altında başka hesaplar da olsa kendi adlarına doğru bir iş!
CHP tam da bu ortamda; Genel Başkan tartışması olmaksızın, 17-18 Temmuz’da seçimli Kurultay’a gidiyor.
Doğru kullanıldığı takdirde, parti adına büyük bir yarar sağlar...
Sayın Kılıçdaroğlu, yeni seçilecek çalışma arkadaşlarıyla, partiyi önümüzdeki yerel ve genel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerine taşıyacak. Sayın Kılıçdaroğlu’nun iki yıllık Genel Başkanlığı döneminde bu dördüncü Kurultayı olacak.
Bu Kurultay delegasyonu da, olduğu gibi kendi döneminde seçilmiş bulunan partililerden oluşuyor.
Yani en güçlü gireceği Kurultay!
Kamuoyunun ve partililerin odaklanacağı nokta, Parti Meclisinin oluşumu noktasında olacak.
Umarız Kurultay kamuoyunun beğenisini kazanabilen bir PM oluşturur.
Partililer, kendilerinin yada görüşlerinin PM’de temsil edildiğini görebildiği oranda bu Kurultay başarılı sonuç alacak.
Aslında, muhafazakar kesimin yaptığı konsolidasyonu, merkezden sola geniş bir yelpazede CHP'ninde başarabilmesi gerekli.
Bu kesimdeki tüm yurttaşlarımız, parti yönetiminde kendi görüşlerinin temsil edildiğini görebilmeli.
Tabii, bu da kolay bir iş değil.
Bu hafta başında ortaya çıkan, CHP'deki dört eğilimin konsolide edilmeye çalışıldığı görüntüsünün, biraz da bu yönde yapılan girişimlerden, arayışlardan kaynaklandığını düşünüyorum.
“Sosyal demokratların, liberal solcuların, sosyalistlerin ve Atatürk'çülerin” bir arada olması...
Bana kalırsa, genelde doğru ancak sıralaması yanlış!
Ve ağırlıkları aynı değil!
Bu eğilimlerin parti içinde ve seçmen kitlesindeki yoğunlukları dikkate alınarak dengelenmeleri gereklidir.
CHP'nin tarihsel kökleri göz ardı edilmeden yapılmalıdır.
Aksi takdirde, "Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan olma" ihtimali ile karşı karşıya kalınır.
CHP, işçi hareketinden gelen Marksist bir parti değildir.
Atatürk önderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran bir partidir.
Aydınlanmacılığın sembolüdür.
Son seçimde her dört kişiden birinin oyunu almıştır. Üstelik oyunu aldığı kesim eğitimli kesimdir. Tabii ki kimse üst ya da alt değildir, herkes eşittir. Ancak daha rasyonel düşünen, daha çok dünyevi konuları izleyen bir seçmen kitlesidir CHP’liler. Muhafazakar-sağdaki gibi, sorgusuz-sualsiz biat kültürünün tam tersine sahiptirler.
Bu bağlamda CHP Parti Meclisine girecek kişilerin, partililer ve seçmenler tarafından daha yakın izlenip, değerlendirileceği ve buradaki bir dengesizliğin CHP’yi olumsuz yönde etkileyeceği göz ardı edilmemelidir.
Son söz; AKP bir konsolidasyona giderken CHP’de köklerini, geçmişini unutmadan, muhafazakar-sağın karşı cephesini oluşturan tüm kesimlerin kendinilerini bulabileceği, ifade edebileceği bir Parti Meclisi seçmelidir.
Kaynak URL (13.07.2012 - 15:48 tarihinde yazdırıldı): http://ulus923.com/chp-34-kurultayina-giderken-50181n.htm