Ben çocukken, rahmetli babam ara sıra böyle derdi.
Manasını kavramaz fakat vahim bir durum olduğunu algılar, anlardım.
Sonraları öğrendim.
"Encam" bir işin sonu, nihayeti demekmiş.
Bir olayın ya da sürecin sonunun, nihayetinin anlaşılmaması, belirsiz olması durumunda olumlu şekilde neticelenmesi için temenni içeren bir cümle.
Bu gün aklıma geldi rahmetli bugünleri görseydi, herhalde yine “Allah encamımızı hayreylesin!” derdi!
Durum tam da, o durum...
Ortadoğu’da nereden çıktığı kimin yönettiği belli olmayan bir IŞİD (İslam Devleti) var. Etrafa, insanların kafasını keserek dehşet saçıyor. Algı yönetimi ve iletişimi olağanüstü. Hilafet ilan etti. Petrol yataklarını işgal etti. Büyük paralara hükmediyor. Stratejik bir akıl ile yönetiliyor. İnsanları göçe zorluyor.
Türkiye tüm bu gelişmelerden çok olumsuz biçimde etkileniyor. Sadece etkilense iyi, bir de facianın bir parçası olma riski ile karşı karşıya!
Sayın Cumhurbaşkanımız, ABD’deki Birleşmiş Milletler toplantısına gitmeden önce, ABD önderliğinde IŞİD'i bertaraf etmek amacı ile Ortadoğu’ya hava saldırısı düzenleyen koalisyon güçlerine en fazla insani yardım desteği vereceğimizi, asla askeri harekâta katılmayacağımızı çok net cümlelerle ifade ediyordu.
Ana muhalefet lideri ise, koalisyona mutlaka katılmalıyız biz batının bir parçasıyız şeklinde açıklamalarda bulunuyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı, ABD dönüşünde artık orada ne olduysa, duruşunu tamamen değiştirdiğini, 180 derece döndüğünü açıkladı. Bu değişimin gerekçesi olarak da, Musul’da rehine alınan 46 yurttaşımızın kurtarılmış olmasını gösterdi.
Ana muhalefet partisi lideri de, derhal daha önce ki duruşunu tam tersine çevirerek, koalisyona asker göndermemeliyiz şeklinde açıklamalarda bulundu ve değişen bu duruş için benim duyabildiğim herhangi bir gerekçe de göstermedi.
Bu her iki durumda ilkeli, gerçek devlet adamı duruşu ile bağdaşan durumlar değildir.
Yakın tarihimizi bilen herkes son yüzyılda Batılıların, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ile gizli Sykes-Picot antlaşmasından başlayarak, sürekli bu coğrafyada etkin olduğunu, var olmayan devletleri icat ettiğini, yapay sınırlar çizerek bu bölgede yaşayan insanlara cehennem azabı yaşattıklarını bilir.
Yüzyılın tamamını olmasa da, ikinci körfez harekâtı dönemini kısaca hatırlatmak isterim.
ABD güçleri ve İngiltere, diğer ortakları ile bugün bu Ortadoğu bataklığının yaratılması için yaptıkları en son hamleyi 2003 yılı başında hazırladılar. Hiçbir zaman bulunamayan Saddam’ın kitle imha silahlarını yok edeceklerini gerekçe göstererek yine bir koalisyon oluşturup saldırmaya karar verdiler. Bu amaçla, İskenderun limanından indirecekleri silah ve mühimmatı, Güneydoğu Anadolu bölgemizden geçirip, Kuzey Iraktan saldırıya başlayacaklardı. Bu amaçla, kimi hükümet yetkilileri ile anlaştılar. Türkiye’de araçlar kiralandı, güzergâh tespitleri yapıldı, yerler kiralandı. Amerikan filosunun gemileri İskenderun açıklarında demirlediler.
Her şey hazırdı!
Tek eksik, TBMM'de çıkması gereken tezkere idi.
1 Mart 2003 günü yapılan oylamada, tezkere meclisten geçmedi.
O gün, o oylamada hayır oyu vermiş olan yurtsever milletvekillerine (partisi ne olursa olsun) ve bu duruma önderlik etmiş başta CHP’nin o zaman ki Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’a hepimiz, tüm yurttaşlarımız şükran borçluyuz.
Bunun üzerine, Amerikan ordusu buradan toparlanıp gitti. Harekat güney Irak’dan başlatıldı.
Sonrası malum, bir buçuk milyon insan öldü, Irak paramparça oldu, ABD çekti gitti...
Irak halen kaos içinde...
Eğer ABD ve İngiltere’nin planladıkları gibi Türkiye’den operasyon yapılmış olsa idi, bizde o Ortadoğu bataklığının içine çekilmiş olacaktık. Kim bilir, belki de en azından Güneydoğu Anadolu bölgemiz kaotik bir yapı içinde olabilirdi.
Tabii ABD yaptığı planlamanın bozulmasından kaynaklanan hıncını almak adına sonradan türlü çeşitli şeyler yaptı.
Bu günkü koşullar da aynen 1 Mart 2003 koşullarıdır.
Biz bu coğrafyada yaşayan tüm halklar ile sonsuza dek burada iç içe yaşayacağız.
Tabii ki terör eylemlerine geçit yok!
Ama kardeşlerimize, komşularımıza kurşun atamayız, atmamalıyız!
Batılılar buralardan çekip gittiklerinde, biz burada yan yana yaşamaya devam edeceğiz!
Onlara zor günde kapılarımızı açarak ne kadar iyilik ediyorsak, savaşa girerek tam tersini yapmış oluruz.
Batılılar yarattıkları bu bataklığı nasıl yarattılarsa, öyle de kurutsunlar!
Kendi icat ettikleri örgütleri kendileri yok etsinler!
Bizi kullanmaları nasıl, 1 Mart 2003'de engellendiyse, yine aynı şekilde engellensin!
Yoksa rahmetli babamın sözü ile “Allah Encamımızı Hayreylesin!"
Encamımızın iyi olması dileği ile Kurban Bayramınızı kutlarım…
29.09.2014