Yazılarım
Siyaset Zor Zanaat

Bir kimsenin zanaatkâr olabilmesi için el becerisi gerektiren bir malı veya hizmeti sadece satması değil, bilfiil üretmesi de gerekir.


Siyaset de bir çeşit “zanaat”dir.


Öğrenimin yanında beceri ve ustalık gerektirir.
Ustalık ise çıraklıktan başlar ve ancak belli bir süreç sonunda, bir ustanın yanında öğrenilir.
Ancak bu süreç sonunda “yeni” siyaset üretilebilinir.


Eğer bilgi ve birikimden yoksunsanız vay halinize!


Hele de bir partinin en üst yönetiminde yer alıyorsanız, vay o partinin haline!


Hele bir de o parti Türkiye'yi kuran, Türkiye'nin en eski ve köklü partisi ise, vay o zaman Türkiye'nin haline!


Nereden çıktı şimdi bu laflar diye düşünebilirsiniz.


CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak'ın, Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür ile söyleşisinden çıktı.


Toprak CHP'nin büyük bir dönüşümün eşiğinde olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor:


"Önümüzdeki kurultay dönüm noktası olacak. Biraz bekleyin. Yeni CHP o zaman şekillenecek. CHP milliyetçi-ulusalcı solla ilişkisini kesmeli".


Bu söylem CHP'nin oylarını azaltmak ve hatta parçalamaktan başka ne sonuç doğurur?


Birileri AKP'ye dikensiz bir gül bahçesi mi yaratmak istiyor?


Acaba CHP’nin altı okundan ikincisinin ''Milliyetçilik'' olduğunu, Genel Başkan Yardımcısı unuttu mu?


Ya da parti programı değişti de, bizim haberimiz mi yok?


Kimi kamuoyu araştırmalarına göre CHP %20’nin altında dolaşmakta.
Acaba “milliyetçi-ulusalcı solla” ilişkinin, bu kurultay da kesilmesinden sonra artar mı, eksilir mi?


Önde gelen pek çok kamuoyu araştırmacısının ortak görüşü; Türkiye’de sol-sosyal demokrat oyların %10 dolaylarında olduğu yönündedir. Laiklik ve milliyetçilik duyarlılığı yüksek olan oy oranının ise %20’nin üzerinde olduğu belirtilmekte.


Siyaset de marifet; benimle aynı görüşte olmayanları tasfiye ederim demek değil, birbirleri ile ortak bir payda da buluşabilecek çeşitli görüş ve grupları bir arada tutmayı başarmaktır. Partilerin oy oranı ancak bu şekilde arttırılabilinir.


Turgut Özal'ın ANAP’ı, dört eğilimi bir araya getirerek iktidar oldu.


Tayyip Erdoğan’ın AKP’si ise; çekirdeği muhafazakar kesimler olmak üzere liberal, sol, milliyetçi görüşler ile dini tarikatların birlikteliği sayesinde 10 yıldır iktidarda.


CHP yönetimi ise, milliyetçileri ulusalcıları partiden tasfiye etmek istiyor!


Oysaki CHP özünde; hem milliyetçi- ulusalcı, hem de solcudur.


“Milliyetçiliğin” tanımı parti programında çok açık bir biçimde yer almaktadır.


Irkçı bir milliyetçilik değildir.


Bilmeyenler ya da unutanlar için parti programında yazılı olan “Milliyetçilik”in tanımını aşağıda bir kez daha aktarıyorum;


“Milliyetçilik;


CHP Atatürk milliyetçiliğini benimsemektedir: Türkiye Cumhuriyeti din, dil, ırk ve etnik köken temelleri üzerinde değil, siyasal bilinç ve ideal beraberliği zemininde kurulmuştur. Milliyetçilik, ırk, köken, din, mezhep, bölgecilik, kavimcilik anlayışlarının, ulusal düzeyde aşılmasıdır. Türkiye hiçbir zaman ırk, kan ve kafatası esasına göre yönetilen bir devlet olmamıştır, olmayacaktır.
Ülkenin sorunlarının çözümüne ırk temelinde değil yurttaş temelinde yaklaşmaktayız. Türkiye’nin bölünmesine ve parçalanmasına yönelik tüm düşünceleri CHP kesinlikle reddeder.
CHP, sosyal demokrat anlayışın gereği olarak iktisaden ve siyasi açıdan güçlü sınıfın bu güce sahip olmayan sınıflar üzerinde egemenlik kurmasını ret eder.


Bizim Milliyetçiliğimiz;
Çoğulculuk anlayışını benimser, tüm etnik ve kültürel kimliklere saygılıdır. Hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun ve hangi inancı paylaşırsa paylaşsın, tüm yurttaşların hukuk önündeki eşitliğidir, bütün vatandaşların ülkenin sahibi olduğu anlayışıdır. 14 Farklı etnik kökenler arasında bir tercih ve ayrım ölçüsü olarak değerlendirilemez.
Tüm etnik ve inanç farklılıklarını kapsayan, bu farklılıkların Türkiye’nin ulusal bütünlüğü çerçevesinde bir zenginlik olduğunu benimseyen, bireysel haklara çağdaş anlayışla sahip çıkan, demokratik farklılaşma özgürlüğünü tanıyan, farklılık içinde bütünleşmeyi öngören, ulusal birliği korumayı hedefleyen, bütünlük idealini tanımlayan kapsayıcı bir değerdir.
Devletin ırkı olmaz, devlet tüm etnik kimliklere eşit mesafede durur, kültürel çoğulculuğun güvencesini oluşturur görüşüne sahip çıkar.
Farklı etnik kökenlere sahip yurttaşlarımızın karşılaştıkları sorunların ülke bütünlüğü içinde ve çağdaş bir yaklaşımla çözüme kavuşturulmasını benimser.
Bireysel Kültürel Haklara Saygı ilkesini savunur.
Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm yurttaşların birliğinin ve güvenliğinin, ülkenin bağımsızlığının ve egemenliğinin, Türkiye’nin toprakları ve halkı ile bütünlüğünün koşulsuz olarak korunmasını öngörür.”


Size şimdi sormak istiyorum; bu tanımın neresi yanlış?


Bu görüşü savunanlardan neden “kurtulmak” istiyorsunuz?


AKP'den en büyük şikâyetimiz; çeşitli yasaların çıkarılmasında toplumun tüm kesimlerinin mutabakatını aranmadan değişiklik yapması ve dayatması değil midir?


CHP'nin temelleri ile oynayacak olan bir söylemin; tartışılmadan, mutabakat sağlanmadan doğrudan “kurtulmak” şeklinde, en yetkili ağızlardan dile getirilmesi de benzer bir davranıştır!


CHP kamuoyunda hoş karşılanmayacaktır! Benden söylemesi.


Siyaset zor zanaattır!

 

Kaynak URL (27.04.2012 - 21:56 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/siyaset-zor-zanaat-45458n.htm