Televizyonlarda izledim. İki lider, Türkiye'nin de parçası olduğu, Amerika'nın NATO şemsiyesi altında oluşturdugu Füze Savunma Projesi tartışması gölgesinde bir araya geldi.
O zirvede ilginç bir an yaşandı;
Obama: "Bu benim son seçimim. Seçimimin ardından daha fazla esnekliğe sahip olacağım''
Medvedev: "Anladım, bunu Vladimir'e (Putin) ileteceğim'' dedi.
İki lider de çok samimi ve sevecen pozlar veriyorlardı...
Görüşmede sarf ettikleri bu sözlerin kaydedildiğinden de haberleri yoktu.
Tam bir iş kazası...
Ama bu matrak iş kazası bize uluslararası siyasetin nasıl yürütüldüğüne ilişkin çok önemli ip uçları veriyor.
Demek ki, Başkan Obama seçim kampanyası süresince pozisyonunu muhafaza edecek, seçimlerden başarı ile çıkarsa, daha esnek bir siyaset izleyecek. Rusya'da bunu anlayışla karşılayacak. Zaten Rusya Obama' nın muhtemel rakibi Mitt Romney' in seçilmesini katiyen istemiyor. Zira bir kaç gün evvel Romney, Rusya'yı Amerika için bir numaralı tehdit saydığını açıklamıştı. Onun için Obama' nın yeniden kazanması için elinden geleni yapar.
Bu mikrofon kazasından üç gün sonra, bu gün, Koç Üniversitesinde ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francıs Ricciardone, pazar günü İstanbul'da yapılacak ''Suriye'nin dostları'' uluslararası toplantısının hemen öncesinde, ''Suriye için askeri seçenek en son alternatif, içerideki muhalifleri silahlandırmak da çözüm değil. '' dedi. Başkan Obama'nın Seul' de söylediği gibi, en azından seçimlere kadar pozisyonlar aynı kalmalının başka bir anlatımı...
Oysa, Başbakan Erdoğan, Suriye'deki insan hakları ihlallerinin son safhaya geldiğini, bunlara artık seyirci kalınamayacağını çok açık ve net bir biçimde sürekli olarak ortaya koymakta.
Amerikan seçimlerinin Kasım ayında yapılacağını ve yeniden yönetimin oluşma süresini de hesaba katarsak, bir yıla yaklaşan bir süre de, Obama yönetimi herhangi bir hareketlilik istemiyor. O kadar istemiyor ki, Suriye'li muhaliflerin silahlandırılmasına dahi karşı.
Türkiye'nin pozisyonu ise ''artık seyirci kalınamayacağı''.
Bu durumda bizim açımızdan birbirine zıt, iki durum yorumu var;
1-Türkiye, kimi çevrelerin iddia ettiği gibi, ABD'nin taşeronluğuna filan soyunmuş değil, bağımsız bir bölge siyaseti izliyor,
2-AKP' nin izlediği dış siyaset tam manası ile bir fiyasko sonucuna doğru hızla gidiyor.
Tabii gelişmeleri izleyip, anlayacağız...
Kaynak URL (31.03.2012 - 17:24 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/mikrofon-kazasi-43509n.htm