Kamuoyunda tartıştırılacak, gerekli düzeltmeler yapılacak ve nihai rötuşlardan sonra proje netleşecek. Resmi ağızlar tarafından açıklanacak...
Bu arada kamuoyu da iyi hazırlanmış, alıştırılmış olacak.
Ama bu esnada esas olarak Irak ve Suriye'deki gelişmeler izlenecek.
Tüm göstergeler o coğrafyadaki işlerin çok hızlandığı ve hareketlendiği izlenimini veriyor.
Dönelim ''Yeni strateji''ye,
Bu gök kubbenin altında söylenmemiş bir laf kaldı mı?
Bu meşhur on madde de, son otuz yıldır söylenenlerden farklı yepyeni bir şey duydunuz mu?
Olsa olsa, son bir kaç yıldır AKP yönetimlerince izlenen yaklaşımdaki değişiklik farkedilebilinir.
Artık PKK ile görüşmeyeceğiz diyorlar... Zaten görüşmeleri hata idi!
Aslında PKK’nın, hata eseri kendilerine tanınmış bu şansı kullanamadığını söylemek belki daha doğru olur.
Bu on maddenin içinde en tartışılacak başlık, son madde;
“Yerel yönetimler güçlendirilecek, uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınacak.”
Tercümesi; Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı’nda, Türkiye tarafından çekince konularak imzalanan maddelerin tekrar tartışmaya açılmasıdır.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Türkiye’nin 1950 yılından beri üyesi olduğu Avrupa Konseyi tarafından kabul edilerek önerilen çok taraflı bir anlaşmadır. Bu tür çok taraflı uluslararası anlaşmalar, o anlaşmada belirtilen koşullar çerçevesinde kabul edilerek yürürlüğe konulmaktadır. Türkiye tarafından 1988’de Strazburg’da imzalanan ve 1991’de 3723 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”, Bakanlar Kurulu’nca 1992 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye, 3723 sayılı yasa ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı onaylarken söz konusu anlaşmanın bir kısım maddelerine çekince koymuştur.
Bu çekinceler; yerel yönetimlerin kendi iç örgütlenmelerini serbestçe yapabilmeleri, kendi kararlarıyla kaynak toplamaları ve kendi politikalarına göre tahsis edebilmeleri, kendi haklarını savunmak için uluslararası yerel yönetim birimleriyle işbirliği yapabilmeleri, uluslararası birliklere katılabilmeleri, yerel yönetimlerin iç hukukta kendilerine tanınmış yetkileri yargı yoluna başvurarak savunabilmeleri gibi hükümlere konmuştur.
Bu çekincelerin konma gerekçesi; ülkenin, eyaletlere veya özerk bölgelere bölünme korkusu ve merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki denetiminin zayıflayacak olması korkusudur.
Aslında bu bölünme korkusu aşılabilse, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hem demokrasilerin güçlendirilmesi açısından, hem de o yöre halkının isteklerine uygun kararların alınabilmesi açısından son derece doğru bir şeydir.
Gaziantep'in ya da İzmir'in yerel konularına merkezi yönetimden, yani Ankara’dan birilerinin karar alması mı doğrudur, yoksa Gaziantep'lilerin ya da İzmir'lilerin mi? Tabii ki, yerellerin...
Ama iş Diyarbakır, Batman dediniz mi değişiyor. Yüreklerimize korku salınıyor...
Bölünme korkusu…
Arkasından da, Kürt sorununun yanında, başlıyor Türk sorunu...
Bunun aşılabilmesi şarttır!
O zaman her şey daha iyi olacak, akan kan bitecek...
Kaynak URL (23.03.2012 - 20:47 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/kurt-sorununda-yeni-strateji-43431n.htm