Çok partili demokratik sistemin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partilerin ilçe, il, ve merkez karar organlarının oluşma biçimi, nasıl bir siyasi sonuç istediğinize bağlı olarak tasarımlanır.
İstediğiniz sonuç, tek adam ya da lider partisi tasarımı ise;
Esas olan parti içi demokrasi değildir. Yukarıdan aşağıya doğru, yani önce merkez karar organı, sonra onların atadığı il ve ilçe yönetimlerinin oluşturulması biçiminde tasarımlanır. Örgütün görevi daha çok lider ya da merkez yönetimin söylemlerinin halka ulaştırılmasıdır. Lider çekici ve başarılı ise, partinin başarılı sonuçlar alması olasıdır.
Tasarımınız, bir örgüt ya da halk partisi , ise bu defa yöntem farklı olmak zorundadır;
Parti içi demokrasi çok önemlidir. Mahallelerden başlayarak, gerçek seçimler yapıp, delegeleri saptarsınız. Onların gerçekten kendi özgür iradeleri ile seçeceği ilçe, daha sonra il ve en sonunda merkez karar organlarını oluşturursunuz. Bu tasarımda halka ne kadar ulaşılmış ve işin içine katmışsanız, o oranda halkın istemleri partinin karar mekanizmalarına yansır ve başarı şansınız artar.
Bu iki siyaset mühendisliği tasarımının da savunulabilecek yönleri vardır.
İçinde bulunulan şartları göz önüne alır, ve mümkün olduğu kadar dünya görüşünüz neyi gerektiriyorsa ona göre karar verebilirsiniz...
Ben şimdiye kadar hep ikinci tasarımdan yana oldum...
Aslında, hangi tasarımı yaparsanız yapın uzaktan baktığınız da, ikisininde bir seçim sürecinden geçtiğini görürsünüz ve demokratik olarak algılayabilirsiniz...
Yakından baktığınız da fark seçimlerin nasıl yapıldığıdır...
Bu noktada meşhur blok liste ve çarşaf liste meselesi gündeme gelmektedir. Siyasetin içinde olmayanlar için özetliyeyim;
Çarşaf liste her partilinin özgürce aday olup, hepsinin isimlerini çarşaf gibi kocaman bir kağıda yazılması ve üyelerin beğendiklerini, özgür aklı ve hür vicdanı ile işaretleyip seçmesidir.
Blok liste ise, birilerinin tercih ettiği isimlerin tek listede toplanması ve o tek listenin partililer tarafından götürüp sandığa atılmasıdır.
Sonra da, o blok listedekilerin seçilmiş kişiler gibi partilileri temsil ettiklerini varsaymaktır. Oysa ki, onlar partilileri değil, isimlerini blok listeye yazanları temsilen hareket ederler...
Yani meşhur, ''Ben delegeyi seçeyim, delege gelsin beni seçsin'' yöntemi...
CHP daha on gün evvel yaptığı tüzük kurultayında bunları tartışıp, tüzük değiştirdi ve artık demokratik bir yapıya kavuştuğunu ilan etti...
Biz de toplum olarak çok memnun olduk...
Ama izleme olanağı bulduğum, ilçe kongrelerinde durum farklı gelişiyor...
Bir kere, mahalle delegeleri seçilmiyor, yazılıyor (?), ne demekse...
Kongre başladıktan hemen sonra, tüzüğün ilgili maddesine göre yazılmış mahalle delegelerin %10 unun imzası ile verilen bir önerge ile, çarşaf liste mi, blok liste mi tercihi oylanıyor, ve yazılmış delegeler eliyle blok liste tercih ediliyor... O noktada delegeler, iradelerini birinin eline teslim etmiş oluyorlar. Ondan sonrası çorap söküğü gibi devam ediyor. İlçe yönetimi ve il kongre delegeleri için, birilerinin yazdığı blok liste tulum çıkıyor...
Arada çok komik sahnelerde oluyor, blok liste duyrulduğunda, adı çıkanlar liste okunurken durumu öğrendiklerinde sevinç çığlıkları atıyorlar...
Buralarda seçilenlerle il kongreleri, sonra da Haziran'da seçimli Kurultay toplanacak...
CHP oradan çıkacak kadroların elinde, 2014 seçimlerine gidecek.
Bu tasarımı hangi siyaset mühendisleri ne amaçla yaptı bilmiyorum...
Ama bizlere gösterdikleri parti içi demokrasiyi ve katılımı sağlamaktan çok uzak.
Kaynak URL (11.03.2012 - 17:08 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/siyaset-muhendisligi-43197n.htm