Beyaz Rusya’yı, yada resmi adı ile Belarus'u, 1994'ten bu yana yöneten Alexander Lukaşenko’ya ait...
Bir kaç defa iş nedeniyle Beyaz Rusya’ya gitmişliğim var. Aslında başkent Minsk’in, dünyada görebileceğiniz en güzel kentlerden bir tanesi olduğunu düşünüyorum.
Bu kadar bakımlı, özen gösterilen, şık bir kent az bulunur. Benim gitmiş olduğum yıllarda, eski yapılar nadide birer bibloymuş gibi korunurken, imar hoyratlıklarına asla izin verilmiyordu. Yemyeşil doğal bitki örtüsü ve ağaçlar korunmuş, parklar bakımlı ve yolların orta kaldırımları çiçekler ile bezenmişti.
Aslında ilk bakışta, her şey çok güzeldi.
Ama işler ciddiye binip, irdelenmeye başlandığı zaman; her diktatörlükte olduğu gibi yaldızlı görünümün dökülmeye başladığı burda da görüldü.
O nedenle bir süre baktıktan sonra, Belarus'da herhangi bir projeye girmemeye karar verdik.
Lukaşenko’nun başlıktaki sözünü duyunca aklımdan bir an o günler geçti.
Lukaşenko’yu kızdıran, Avrupa Konseyi’nin geçen hafta AB ülkelerine seyahatleri yasaklanan 200 Belaruslu yetkilinin bulunduğu listeye yargıç ve polislerden oluşan 21 ismin daha eklenme kararı olmuş.
Almanya’nın, eşcinsel olduğunu açıklayan ilk bakanı Westerwelle’yi hedef alan Lukaşenko, Avrupa Konseyi’nin bu kararının “kesinlikle histeri” olduğunu belirterek; “Gördüğünüz gibi ön plana çıkan iki çeşit politikacı vardır. Bunlardan biri Varşova’da, diğeri de Berlin’de yaşar. Birincisi..., İkinciye gelince... lezbiyenler veya eşcinseller; burada diktatör var diye bağırmaya başladıklarında ve bende bunu duyduğumda, eşcinsel olmaktansa diktatör olmanın daha iyi olduğunu düşündüm.” demiş.
Lukaşenko iktidarı altındaki Belarus rejimi, insan hakları ihlali yapan bir devlet olarak kabul edilir ve uluslararası hukuka aykırılığı ile ABD ve Avrupa Birliği tarafından diktatör devlet olarak görülmektedir. Bu yüzden Belarus, insan hakları ihlalleriyle Avrupa Birliği tarafından yaptırımlara tabidir.
21.nci yüzyılda dünyada hala diktatörlerin olması çok kötü bir şey...
Zamanın ruhuna aykırı!
Er yada geç gidecekler, ama gidene kadar insan hakları ihlalleri ile pek çok insanı perişan edecekler.
Bizim, dikta rejimlerini hep askeri kökenli sanmak gibi büyük bir yanlışımız var.
Lukaşenko asker kökenli değildir...
Biz toplum olarak yaşadığımız askeri darbeler nedeniyle, askeri dikta rejimlerine karşı duyarlı hale geldik. Ama sivil dikta rejimlerine karşı aynı duyarlılığımız ne yazık ki yok!
Bir sürü sivil dikta yaşamadan, duyarlılığımızı geliştirmeliyiz.
En kötü demokrasi, en iyi diktatörlükten iyidir.
Ya da, Lukaşenko'nun sözünü tersine çevirerek kötü demokrasi, iyi diktatörlük karşılaştırması yaparsak;
''Eşcinsel olmak, diktatör olmaktan iyidir''
Kaynak URL (06.03.2012 - 14:34 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/diktator-olmak-escinsel-olmaktan-iyidir-42952n.htm