Yazılarım
Kötü İşaretler

Adıyaman gibi Güneydoğu Anadolu'nun en sakin, güzel kentlerinden birinde evler işaretleniyor!


Geçmişte buna benzer işaretler eninde sonunda bir kıyamet ile sonuçlanmıştı.


Yakın geçmişte dünyada yaşanan örneklerden birkaçını hatırlarsak;


Nazi Almanya'sında Yahudi'lere yapılan vahşet, kıyam benzer işaretlemeler ile, önce evlerin, sonra insanların damgalanması ile başlamıştı.


Benzer şekilde; Ku Klux Klan, ABD'de zencilerin evlerini işaretleyip sonra da o evleri acımzasızca yakıp yıktıklarını, zencileri döverek öldürdüklerini Amerikan filmlerinde pek çok kez hepimiz izledik.


Anadolu topraklarında ise yakın geçmişte; Maraş, Sivas, Çorum'da yaşanan katliamlar benim yaşımdaki insanların hafızasında halen canlı bir şekilde durmakta.


Geçtiğimiz günlerde, Istanbul Taksim meydanında düzenlenen “Hocalı Katliamını Tel'in” mitingi aniden bambaşka bir amaca hizmet etmek üzere yön değiştirdi ve açılan ırkçı pankartlarla bir grup yurttaşımız için kaba ve hoyratça sıfatlar kullanıldı.


İşin daha da acıklı yönü, o pankartın önünde Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı konuşma yaptı!


“Dindar gençlik” yetiştirmek isteyen, ileri demokrasiye bizi geçirecek olan, ustalık dönemindeki Sayın Başbakan; 4+4+4 kesintili eğitim sistemine geçme kararlılığında. Farklı bir görüş beyan edenleri de “Ayaklarına ateş ediyorlar” şeklinde tanımlayarak, onlara ateş püskürmekte.


Hafiflemiş gibi görünen “terör”; dün Istanbul’un göbeğinde tam da polis aracının yanında bomba patlattı.


Güney komşumuz Suriye ile ilgili kafalar hala karışık. Kendi kendine düşmesi beklenen Esad rejimi bir türlü düşmüyor.
Diğer güney komşumuz, Irak’da da dengeler halen yerine oturmuş değil, aksine gün geçtikçe karmaşa artıyor.
Doğu komşumuz Iran'da ise, batı dünyasının büyük tepkisine rağmen, nükleer silah geliştirme konusundaki çalışmaları yüzden meydana gelen gerilim artarak sürüyor.


Tüm bu alâmetler ortada iken, Türk kamuoyu ise Türk Lirası’nın yeni simgesini tartışıyor. Esas olanın “simge” değil, “değer” olduğu gerçeği unutulmuşçasına.


Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, “Türkiye’de yüksek dış finansman zorluğu global bozulmalara karşı kırılganlığını artırıyor.” diye bir kaç ay evvel rapor verdi.
Önceki akşam ise, bu sefer Standart&Poor's bir rapor yayınladı. Rapora göre ekonomik bağlamda Avrupa'nın en kırılgan ülkesi Türkiye. Raporda, ani finansman çıkışını ve dış finansman ihtiyacını ise büyük risk olarak görmekte.
Ödemeler dengesi açığı ise, geçen yıl 77 milyar doların üstüne çıkarak rekor üstüne rekor kırmakta.
Ama gene de nasıl olsa kaynağı net de olmayan bir yerlerden paralar geldiği için, finansman açığı konusunda halen kimse endişe etmiyor.
Yunanistan'ın düştüğü durumu unutmamalıyız...
Ben bu dünyada karşılığını almadan para vereni hiç görmedim...


Tüm bunlar içindeki en kötü işaret ise; Yurttaşlarımızın büyük bir bölümünün her şeyi güllük gülistanlık olarak algılıyor olması...


Oysa ki, ''Binmişiz bir alâmete, gidiyoruz kıyamete''!

 


Kaynak URL (02.03.2012 - 15:58 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/kotu-isaretler-42841n.htm