Aslında CHP' li olmak kolay iş değildir, zordur...
Her an bir hareketlilik vardır, dinamiktir, yakın takip etmek gerekir.
Hem dünyayı, hem Türkiye' yi, hem CHP' yi takip edeceksiniz, kolay mı?
Bazen yorulursunuz...
İşte şimdi tam da böyle bir dönemden geçiyoruz.
Dünya dengeleri, ABD'nin Ortadoğu' dan ağırlığını Pasifik bölgesine çekme kararı ile, değişmeye başladı.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da bir yıl evvel başlayan ve ''Arap baharı'' diye tanımlanan süreç bu coğrafyadaki pek çok şeyi alt-üst etti.
Tüm bu olgular ülkemizi çok ciddi biçimde etkiliyor.
Güney sınır komşularımızdan, Irak fiilen üç bölgeye ayrıldı, Suriye bir iç savaş eşiğinde.
Batıdaki komşumuz Yunanistan'nın iktisadi krizi ile Avro bölgesindeki mali sarsıntının nereye varacağı belirsizliğini koruyor.
Siyasi ve iktisadi yangın her an bize de sıçrayabilir...
İç siyasi sorunları, başta Kürt sorunu olmak üzere ve iktisadi sorunları, başta cari açık sorunu olmak üzere burada sıralamıyorum.
Ayrıca, 10 yıldır tek başına iktidar olan AKP de, ''metal yorgunluğu'' emareleri her geçen gün artıyor.
En son ''Seçilmişleri atanmışlara ezdirmem'' diyen Sayın Başbakan, sanki tutuklu Milletvekillerini hatırlamıyor...
Bundan ciddi bir ''yorgunluk'' emaresi düşünebiliyor musunuz?
İşte böyle bir dönemde, derhal iktidar alternatifi haline gelmek yükümlülüğü olan CHP' nin bu hafta sonu en üst karar organı olan Kurultay toplanacak. Kurultay, Tüzük değişikliğine ilişkin. Aslında tamamen hukuki ve teknik bir konu.
Partinin daha demokratik bir yapıya kavuşturulması gibi, çok hayırlı bir amacı var.
Ancak, iş hukuki ve teknik bir konu olmaktan çıktı ve parti içi çatışma haline geldi.
CHP' nin değerli Kurultay üyeleri, mahalle, ilçe, il kongre süreçlerinden geçmiş, kanaat önderleri konumunda kişilerdir.
Eminim ki, özgür bireyler olarak, tüm gelişmeleri ve değerlendirmeleri göz önüne alıp, vicdani kanaatlerini de işin içine katıp, ülke menfaatleri ve partinin başarısı için gereğini yapacaklardır.
Bu hafta sonu yapılacak Kurultaylara katılacak üyelerden biri olsa idim, yukarıda sözünü ettiğim değerlendirmeleri yaptıktan sonra bir şeyi daha irdelerdim:
CHP' de, ''İlk günah'' ı kim işledi ?
Buna karar verir, ona göre yönümü saptardım...
''İlk Günah'' hem iktisadi, hem teolojik bir terimdir; Gelişmekte olan ülkelerde finansal piyasalarda yaşanan aksaklıklar yüzünden, ülkelerin ulusal paraları cinsinden yurtiçi veya yurtdışından borçlanamaz hale gelme sürecinin başlama nedenidir. Teolojik olarak kavramın aslı Hiristiyanlık'a dayanmaktadır. Hıristiyanlık'ta Âdem'in Cennet'te işlediği o ilk günah, büyük bir öneme sâhiptir. Hıristiyan inanışına göre Âdem'in günahı tüm insanlığa geçmiştir. ''İlk ana ve babamız, Şeytan’ın kurnazlığı ve ayartısıyla aldanıp, yasak meyveden yiyerek günah işlediler'' der, Hıristiyanlığın Kutsal kitabı.
İster iktisadi ister teolojik olsun, ''İlk günah'' kavramı, bu gün çekilen sıkıntıların nereden kaynakladığını anlamaya yarayan bir kavramdır...
Sahi, CHP'de ''İlk günah''ı kim işledi?
Kaynak URL (22.02.2012 - 11:08 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/ilk-gunah-42503n.htm