Türk Dil Kurumu' nun Almanca-Türkçe Sözlüğü ise, "Zeitgeist"i (Zamanın Ruhu); çağın zihniyeti, çağın anlayışı, çağın olguları içinde ortaya çıkan zihinsel tutum şeklinde tanımlamaktadır.
İster siyasetçi olun, ister iş adamı eğer zamanın ruhuna uygun hareket edemezseniz, başarılı sonuç alma olanağınız yoktur.
Günümüzde ''zamanın ruhu'' çok oynakdır, sürekli değişmektedir.
İşte sorun da bu noktada başlar. Eğer bir üretiminiz varsa ürününüz ne süre ile çağın zihniyetine, taleplerine uyacaktır? Mevcut talep kısa sürede değişirse ne yapabilirsiniz? Talep dışı kalmış ürünü satamaz, batarsınız.
Aynı şey siyasi projeler için de geçerlidir; çaresi ise öngörü (vizyon) sahibi olmaktır. Bunun için dünyayı iyi izlemek, olup biteni doğru değerlendirmek gerekir.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk pek çok faktörün ve üstünlüklerinin yanında "zamanın ruhu"nu yakalamıştır. Dünyada imparatorlukların yıkılıp ulus devletlerin kurulduğu dönemde, 20nci yüzyılın en büyük projelerinden biri olan "Türkiye Cumhuriyeti"ni kurmayı başardı.
Bu oynak ruh şu sıralarda ne yapıyor?
1989 da Berlin duvarının yıkılması ve ''soğuk savaş''ın sona ermesi ile Çin ve Hindistan gibi ülkelerdeki 3 milyar kişilik ucuz iş gücü dünya emek piyasasına arz edildi. Sanayileşmiş ülkelerdeki şirketler, üretim tesislerini ucuz iş gücü olanaklarından yararlanmak amacı ile oralara kaydırdı.
Sonuç olarak sanayileşmiş ülkelerde işsizlik sorunları derinleşmeye başladı. Orta sınıf insanın harcanabilir gelir seviyesi düştükçe tüketim seviyelerini sürdürebilmek amacı ile her gün artan borçlanma ile karşı karşıya kaldılar. 2009 krizinin nedeni aşırı artan hane halkı ve şirketlerin borçları idi.
Bugünlerde ise ABD ve AB krizden çıkış için yoğun çabalar sergilemektedirler. Davos'da yapılan toplantıların da ana gündemi buydu. Krizden çıkışın ana göstergesi ise borsa ve döviz değil, istihdamdaki artış olarak kabul edilir.
Seçim ortamına giren ABD ve AB ülkelerinin siyasetçileri, istihdam sorununu çözebilmek için dışarıda üretim yapanları gerisin geriye ülkelerine davet ediyorlar. Başkan Obama 24 Ocak'da yaptığı ''Birliğin Durumu'' konuşmasında, şirket yöneticilerine çok somut olarak vergi teşvikleri de dahil olacak şekilde pek çok önlemler ve öneriler sıraladı. Amacı yeter ki ülke içinde istihdamın artması.
Yani bizim oynak ''zamanın ruhu'', soğuk savaşın bitiminden 20 yıl sonra bambaşka yerlere kayıyor.
Tabii, bu sadece iktisat alanında da kalmıyor, dış siyaset ve askeri alanda da sürüyor. Zira, bu arada dünyanın batısı mali krizlere girerken, doğusu ve Pasifik çok güçlenmiş durumda. ABD başkanı Obama, 5 Ocak 'ta ''ABD'nin Küresel Liderliğini sürdürmek: 21.nci Yüzyıl savunma öncelikleri'' başlıklı strateji belgesini açıkladı. Buna göre, Amerikan askeri gücünün Asya-Pasifik bölgesine odaklanacağı ön görülüyor. Bu büyük paradigma değişikliğinin ilk işaretleri, Dış İşleri sekreteri Hillary Clinton'un Kasım 2011 de Foreign Policy dergisinde kaleme aldığı ''Amerika'nın Pasifik Yüzyılı'' makalesinde verilmişti.
Kuşkusuz, tüm bu değişimlerin, Türkiye'ye ve içinde bulunduğumuz bölgeye pek çok yansımaları olacak. Bunların kimisi olumlu, kimisi olumsuz, kimisi de çok riskli...
Sahi, bu arada bu ülkeyi kuran, zamanının ruhunu en iyi okuyan, büyük öngörü sahibi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi CHP ne yapıyor?
Bu konulara ilişkin bir şeyler söylediler mi?
31.01.2012 (http://www.ulus923.com/zamanin-ruhu-41591n.htm)