Yazılarım
Sükût-u Hayal

Toplum son dönemde pompalanan bilgiler çerçevesinde, artık bu kanlı oyun, terör bitecek diye bir hayal kurmaya başlamıştı.


Avni Özgürel’in Kandil'de Murat Karayılan ile yaptığı meşhur söyleşi, Leyla Zana'nın konuşmaları, Barzani'nin söylemleri, CHP'nin girişimleri, AKP'nin niyetleri ve görüşmeleri toplumda böyle bir yalancı bahar havası estirdi.


Toplum bu konuda iyimserliğe kapıldı.


Sonuç Dağlıca'daki ikinci baskın, şehitler, gaziler ve kocaman bir sükût-u hayal...


Üstelik bu ilk defa da olmuyor; 1984 Eruh'dan beri devam ediyor, 28 yıldır.


Arkasından klişe söylemler, üzüntüler, kızgınlıklar.


Bir süre sonra unutuluyor ve yaşam sürüyor.


Birileri, barış istemiyor,


Savaş istiyor...


Siz istediğiniz kadar barıştan yana olun (ki ben öyleyim), tek taraflı barış yapılabilinir mi?


Lanet olası kanlı oyunlarını sürdürmek istiyorlar.


Tuzağa düşmemek lazım, deniyor.


Peki tuzağa düşmeyelim de, bu şekilde de yaşanmıyor!


Galiba 2006 yılı idi...
SHP nin genel merkez yönetiminde idim.
Partiyi temsilen TV’de bir siyasi tartışma programına katıldım.
Konu döndü dolaştı, bölücü terör örgütü PKK ya geldi. O zaman söylediğimi tekrarlamak istiyorum;


"Eğer komşu ülkede konuşlanmış ve sizi bölmek için terörü yöntem olarak kullanan birileri, bir örgüt varsa, konuşlandıkları ve faaliyet gösterdikleri o merkez yok edilmeden, terör sonlanmaz. Bu adeta fizik kuralı gibi terörün olduğu her yerde geçerlidir. Kandil'den PKK sökülmeden terör bitmez!"


Ertesi sabah genel merkeze gittiğimde arkadaşlar kapıda bana sabahtan beri telefonların susmadığını, doğu ve güneydoğudaki partililerimizden, yurttaşlarımızdan benim konuşmama tepkiler geldiğini söylediler.


Sonra bir kısmı ile konuştum.


Bana "barışın dili ile konuşmak" gerektiğini anlattılar. Oysa biz "barışın dilini" en çok kullananlardandık.


Barış; karşınızdaki de istiyorsa olanaklıdır.


Kuşkusuz, Kürt kökenli yurttaşlarımızın bireysel sorunları çözümlenmelidir.
Bu konuda en duyarlı davranan siyasi çizgide idim, halen de öyle düşünüyorum.


Kuşkusuz; Türk-Kürt kardeştir, etle tırnak gibidir... Ayrılamaz...


Kürt kökenli aydınların, örneğin Kemal Burkay'ın söylediği gibi; PKK, Kürt kökenli yurttaşlarımızı temsil etmemektedir.


Silahla onların bir kısmını tutsak almıştır!


PKK Terör örgütünün kime çalıştığı, kimin çıkarlarına hizmet etmekte olduğu da belli değildir.


Kendilerini kullandırdıkları devletler bu onursuz oyunlarını sürdürdükçe, bu terör bitmez.


Çare; Kandil'deki yapıyı teslim olmaya, silah bırakmaya zorlamak, olmadığına kanaat getirdiğinizde ise de sökmektir.


O zaman Kürt sorunu çözülür... Türkiye huzur bulur...


Aksi halde hep sükût-u hayal ...

 


Kaynak URL (20.06.2012 - 16:37 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/sukut-u-hayal-49078n.htm