Dünya bir süredir, FIFA’nın düzenlediği ve bu yıl 20.’si Brezilya’da yapılan Dünya kupası maçlarına odaklanmış iken, Ortdoğu’da garip şeyler olmaya devam ediyor.
Kupa geçtiğimiz hafta sonu Almanya-Arjantin maçı uzatmalarının sonuna doğru, Mario Götze’nin attığı gol ile Almanya lehine sonuçlandı ve Almanlar kupa’yı evine götürdü.
Putin’den başlayarak, çok sayıda dünya lideri ve tüm dünya maçı izlerken, Gazze’ye bombalar yağıyor ve Gazze halkı orantısız güç karşısında çoluk çocuk, kadın demeden öldürülüyorlardı!..
Sürekli tekrarlıyoruz, geçen yüzyılda Sykes-Picot anlaşması ile kurulan mevcut statüko değişiyor.
Sınırlar artık bu sefer dışarıdan birileri tarafından çizilmeyecek derken yine ortalık karıştı.
Yine bir gizli el bu işi yürütüyor!
Tıpkı 1916 da imzalanan Sykes-Picot’yu 1930’da öğrendiğimiz gibi, bu “gizli eli” de elbet bir gün öğreneceğiz. Tabii o elin, her taraftaki uzantılarını da…
Gelin şimdi, bu günkü durumu bir özetleyelim;
Irak ve Suriye parçalanıyor. Kürdistan devlet kurma hazırlığında…
Suriye ve Irak’ta, enerji kaynaklarının yoğun olduğu geniş bir bölgede, aniden ortaya çıkan adı önce IŞİD (Irak Şam İslam Devleti), sonra da İslam devleti olan bir yapı oluşuyor. Bu yapı önce Halifeliğini, sonra da bölge ülkelerinin sınırlarını tanımadığını ilan ediyor!
Tam da bu sırada, Gazze’de Hamas ile İsrail arasında, yaklaşık iki yıldır süregelen göreceli çatışmasızlık durumu bozuluyor ve İsrail uçakları Gazze’yi bombalıyor.
Gazze’de 187’ye ulaşan ölü sayısının önemli bir kısmını kadın ve çocuklar oluştururken, yaralı sayısının da 1390’a ulaştığı benim bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde ajanslarda yayınlanıyor.
Buna karşılık Hamas ve Gazze’deki diğer gruplar İsrail’e erişimi 130 km’ye kadar uzanabilen füzelerle saldırıyorlar. İsrail’de, “demir kubbe” savunma sistemi sayesinde, henüz bir can kaybı olmamasına rağmen, özellikle füzelerin nükleer santralın bulunduğu kente ulaşmaya başlaması ile, İsrail halkı arasında yayılarak derinleşmekte olan panik neticesinde 211 İsrail vatandaşının da yaralandığı, gene gelen bilgiler arasında.
Bu durumun ne İsrail’in ne de Hamas’ın yararına olduğuna dair herhangi bir veri yok!
Zamanlama açısından bakıldığında da, aslında her iki tarafın menfaatlerine de karşı.
Filistin devletinin kurulmasına yönelik bir barış sürecine hiçbir şartta niyeti olmayan Netanyahu hükümeti; Abbas’ın Filistin yönetimiyle, Hamas’ın birleşmeye başlamasından dolayı sıkıntılıydı, ancak bu tavrından dolayı uluslararası düzlemde İsrail’i yalnızlaştırdığı için İsrail vatandaşlarının gittikçe artan tepkisini çekiyordu.
Hamas, Gazze’de halkın desteğini kaybetmekteydi. Bunun ilk nedeni; Gazze’de yaşam, Hamas yönetimi altında gittikçe zorlaşıyordu. İkincisiyse, Hamas Gazze’yi yönetirken aynı zamanda kendisinden daha şiddet yanlısı ve uzlaşmaz cihatçı grupları baskı altında tutuyor, bir anlamda İsrail’in de güvenliğini sağlıyordu.
Olayların gelişim süreci de çok ilginç;
11 Haziran’da, İsrail’in aramakta olduğu bir Filistinli ile bu kişinin çocuğu bisiklet ile giderken vuruldu. Bir gün sonra, 12 Haziran’da üç İsrailli gencin kaçırılmasıyla olaylar tırmanmaya başladı. Ancak, Hamas bu kaçırma olayını sahiplenmedi!
30 Haziran’da bu gençlerin cesetleri bulundu!!
2 Temmuz’da Filistinli bir çocuk kaçırıldı. Çocuğa işkence ile benzin içirilip, sonrada ateşe verilip yakılarak hunharca öldürüldü!!!
Arap kökenli 250 bin İsrail vatandaşının yaşadığı Doğu Kudüs’te protesto gösterileri başladı. İsrail güvenlik güçleri cinayetin sorumlularını yakaladılar ama, iş işten geçmişti…
Gazze’den İsrail’e doğru füzeler uçuşmaya başladı.
İsrail, hükümeti bir kara harekâtına hazırlandığını göstermek için ordusunu alarma geçirdi, 20 bin yedeği askere aldı, sınıra zırhlı birliklerini yığmaya başladı.
Filistin sorununu birdenbire Ortadoğu kaosunun içine çeken bu olayı ne gerçekleştirenler, ne de arkasındaki akıl hâlâ açığa çıkmış durumda değil.
Bu son çatışma ortamının, Hamas’ı olduğu kadar İsrail’i de çok kötü bir noktada yakaladığı görülüyor.
Eğer, İsrail Gazze’ye kara harekâtına girişirse, Ortadoğu’daki bu kaotik durumun genişleme hızında bir sıçrama olur.
İnsan yaşamını hiçe sayan, uzaktan tanımadıkları bilmedikleri halklar üzerinde siyaset mühendisliği yapanlar yüzünden yine bu Ortadoğu halkları acılar çeker, çok kanlı süreçlerden geçer.
Daha doğrusu çekmekte oldukları acılar daha da büyür, yoğunlaşır.
Yıllar sonra tuhaf isimli iki kişinin, bilmem nerede yaptığı gizli bir anlaşmayı öğrenince yine hayıflanmamak için uyanık olmak gerek!
Çoğunlukla, hiç bir şey göründüğü gibi olmuyor!
15.07.2014