Endonezya, Kolombiya seviyesine çıktı (BBB-).
En son 1994 de bu seviyede imişiz.
İşler daha da iyi giderse Tayland ve Litvanya (BBB) seviyesine çıkacağız, inşallah.
Bizi bu seviyeye bir süre evvel çok kızdığımız "Fitch, fiçliğini yaptı" dediğimiz derecelendirme kuruluşu Fitch çıkardı. O sıralarda, yanlış değerlendirmeler yaptıkları için yerli bir derecelendirme kuruluşu oluşturmaya niyetlenmiştik. Artık o fikirden de herhalde yöneticilerimiz bu coşku ile vaz geçer!
Basınımız ile paracılarımız nerede ise bayram ilan edecek.
Borsacılarımız zaten tarihi zirvelerine ulaştılar diye düğün bayram ediyorlar.
Aslında Türkiye lehine olabilecek her gelişmeyi memnuniyetle karşılayanlardanım.
Ama ne bu abartı?
Herşeyden önce, yalnız Fitch'in derece artırması yetmiyor.
Moody's veya S&P nin derecelendirmeleri de gerekli. Umar ve dilerim ki onlar da Türkiye için olumlu derecelendirmeler yaparlar.
Ancak durup dururken gaza gelmeyelim.
İktisat'ın temel unsurlarını gözden kaçırmayalım.
Finans piyasaları,( para, döviz, borsa, faiz vs.) gerçek iktisadi faaliyetlerin sadece bir yansımasıdır. Bu alanla çok oynarsanız, bir kuzudan birden çok post çıkarmaya kalkarsanız, birden her şey çok iyi gidiyor gibi görünür, arkadan duvara toslarsınız!
Ekonomiyi, finanstan ibaret sananlar hep yanlış yaparlar. Krizler hep bunlar yüzünden çıkar.
Örnek mi istiyorsunuz, 2008 ABD krizine bakın!
Şimdi bu coşku ile kısa vadede iyi sonuçları hemen göreceğiz; döviz girişi artacak, dolayısıyla döviz fiyatları düşecek. Bizde TL kuvvetlendi sanacağız! Faizler daha aşağı inecek, bol bol borçlanıp, kazanmadığımız paraları harcamaya devam edeceğiz.
Bu arada gelen sıcak ya da isterseniz ılık paraları doğru yerlere, yeni üretim yatırımlarına sevk edemezsek, bir süre sonra borçları büyümüş, geliri aynı kalmış bir tablo ile karşılaşırız.
Fitch'de bir gün yine" fiçliğini" yapmaya kalkarsa, yani not düşürürse, işte o zaman yandık.
Gerçek piyasaya çıkıp bir bakın, İstanbul daki Auto Show da satışlar patlamış, 10,000 araç satılmış.
İstanbul'daki inşaat patlamasını görmek için bir iktisadi analize filan gerek yok. Reklamlara bakın anlarsınız!
Kenti, ormanları mahvetmesi bir yandan, TV reklamlarında görsel kirlilik de yaratıyor.
Beyaz ata binmiş kendini Fatih Sultan Mehmet'e benzetmeye çalışan adamı görmekten bıktık!
Reklama göre "lansman" fiyatı ile satışlar sürüyor. Manası düşük fiyatla satıyorum, sonra artacak.
Koş vatandaş, koş!
Ne bu inşaat satışları, ne oto satışları borçlanıp da satın alana gelir sağlamıyor!
Yalnız "balon şişiriyor".
Fiyatları sürekli artırıp satın alanları "para kazanmış" zannettiriyor.
Sonra geri ödenemeyince hacizler, icralar, dönmeyen krediler!
Balon patlıyor!
Arkasından gelsin iktisadi kriz.
Paracı arkadaşlara sorarsanız, düzeltme hareketi derler, o zaman da.
Sonra gelsin negatif büyüme hızları, işsizlik, ve peşi sıra insani felaketler, sosyal sıkıntılar, siyasal çalkantılar.
Gerçek göz aydını istiyorsanız, istihdamdan, üretimden, ihracattan, tasarruftan bahsedin.
Sürdürülebilir büyüme sağlayın!
O zaman gözümüz aydın olur!