Yazılarım
Öğretmen mi, İmam mı?

Modernizasyon Osmanlı'da da vardı.

 

Ama modernizm farklı bir kavramdır.

 

Modernlik, toplumu tam anlamıyla dönüştürmektir.

 

Modernleşmek gökdelenlerle, alış-veriş merkezleri, yollar, havaalanları inşa etmek ile elde edilebilecek bir şey değildir. Eğer öyle olsaydı, petrol zengini ülkelerden örneğin Suudi Arabistan yada Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, dünyanın en modern ülkeleri olurdu.

 

Modern toplum , Mustafa Kemal'in söylediği gibi ancak "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller" ile gerçekleşebilir.

 

Bunun için, Atatürk önderliğindeki kadrolar, modern Türkiye'yi kurmak için iki kavramı hayata geçirme kararlılığı içinde oldular;

 

1.  Uluslaşma

 

2.  Laikleşme

 

Osmanlı'da "Padişah efendimizin kulu" olan insanı; birey, özgür yurttaş yapmadan modern bir ulus olmak olanaklı değildi. 1789 Fransız devrimi ile başlayan sürecin uluslaşmayı doğurduğu söylenebilir. Uluslaşma ve modernleşme, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinde ortaya çıkmış iç içe geçen, birbirlerini destekleyen süreçlerdir.

 

Laiklik ise; devletin, vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını önlemesi demektir. Kısaca laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır.

 

Felsefi Anlamda; İman ve inancın yerine, aklın egemenliğini kabul eden bir inançtır.

 

Siyasi Anlamda; Siyasal iktidarın, dinsel kudret ve otoriteden arındırılarak bağımsız hale getirilmesi ya da dinin siyasal erk ve yaptırım gücüne sahip olmamasıdır.

 

"Uluslaşma" ve "Laikleşme" yi gerçekleştirememiş toplumların, devletlerin özellikle bu coğrafya da örnekleri çok… Hepsi kaos ve karmaşa içinde …

 

Türkiye, 90 yıldır, modernleşme yolunda çok önemli mesafeler kat etti.

 

Uluslaşma süreci AKP iktidarına kadar kör topal geldi...

 

Laiklik, 1950'li yıllardan itibaren kırılmalarla karşılaştı, ama son dönemde en üst seviyesine ulaştı.

 

Bu gün yönetim erkini elinde bulunduranlar, adeta yeminli bir modernleşme düşmanları gibi davranıyorlar.

 

 

Modernleşme sürecinin, fikri tasarımını hayata geçirmek üzere, sahada çalışmak üzere görevlendirilenler, değerli öğretmenlerimizdir.

 

Cumhuriyet, köyde, kentte öğretmen önderliğinde insan alt yapısını gerçekleştirmek üzere yola çıktı.

 

Toplumun önderi "Aydın Öğretmen" olacaktı.

 

 

Uzun bir süre siyasi iktidarın desteği ile oldu da…

 

Ama son dönemin siyasi iktidarları, öğretmenden bu önderliği, din adamlarına çevirmeye başladılar. Örneklerini vermeye herhalde gerek yok… Din adamları, tabii ki olacak, tabii ki yurttaşlarımızın dini gereksinmeleri için onları aydınlatacak. Ama sadece dini gereksinmelerini!!!

 

Bu görüş ve düşüncelerle, başlıktaki sorumun yanıtını veriyorum;

 

ÖĞRETMEN!

Bu yılki, 24 Kasım Öğretmenler gününde, modern Türkiye Cumhuriyetini fedakârca taşımış bizi biz yapan öğretmenlerimizden hayatta olanlarına teşekkürlerimi sunuyor, ebediyete intikal etmiş olanları da rahmetle ve şükranla anıyorum.