Bir Gaziantep'li olarak işgali ve kurtuluşu kısaca özetlemek ve anımsatmak istiyorum;
30 Ekim 1918 Mondros ateşkes antlaşmasından sonra, Irak'daki güçlerini toplayan İngilizler, 6 Kasım 1918'de Kilis'i işgal ettiler. Ermenilerinde desteğini alan İngilizler, 17 Aralık 1918'de de Antep'e girdiler.
İngilizlerin Antep'i işgali yaklaşık 1 yıl sürdü. Fransızlar da Suriye İtilafnamesine dayanarak, Antep'i İngilizlerden devraldılar. 1919 Eylül'ünde yapılan antlaşmayla İngilizler önce Suriye'yi, daha sonra da Antep, Urfa ve Maraş'ı boşalttılar. Sonrasında Fransız birlikleri 29 Ekim 1919'da Kilis'i, 5 Kasım 1919'da da Antep'i işgal ettiler. İşgale katılan Fransız askerleri arasında, bölgeden daha önce göç eden Ermeniler de vardı. Antep halkı işgale tepki gösterdi. 27 Ekim 1919'dan, 25 Aralık 1921 tarihine kadarki işgal dönemi toplam 25 ay 28 gün sürmüştür.
30 Aralık 1919'da Antep'liler, Ermeni ve Fransızlara karşı büyük bir gövde gösterisi yaptılar. Şehirde savaş havası hâkimdi. Türk mahallelerinde kalan Ermeniler taşınıyorlardı.
1920 yılının Nisan ayı başında Türk Milli kuvvetleri kentte bir ayaklanma başlatarak Fransızlara karşı direnişe geçti. Şehrin denetimini ele geçirerek Fransız askerlerini Antep'ten çıkardı. Bunun üzerine Fransa Suriye'den de getirdiği yeni kuvvetlerle Antep şehrini kuşattı. 10 ay süren kuşatma sırasında Antep'e erzak ve mühimmat yardımı dahi yapılamadı.
Gaziantep Savunması; düzenli ordu olmadan ve milis kuvvetleri tarafından yapılan çatışmalar sonucunda dost düşman herkesin hayranlık ve takdirini kazanan, Milli Kurtuluş Savaşı tarihimizde eşsiz kahramanlıklarla hem kendi ilini, hem de Güneydoğu Anadolu'yu düşman işgalinden kurtaran halkın zaferidir.
Bu nedenle de Antep'e, TBMM'nin 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında çıkartılan 93 sayılı Kanun ile "Gazilik" ünvanı verilmiştir.
Gaziantep savunmasını en güzel anlatan, Nazım Hikmet'dir...
Kuvay-ı Milliye destanında Antep şöyle anlatır;
Antepliler silâhşor olur,
Uçan turnayı gözünden
Kaçan tavşanı ard ayağından vururlar
Ve arap kısrağının üstünde
Taze yeşil selvi gibi, ince uzun dururlar.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antepliler silâhşor olur.
Antepliler yiğit kişilerdir.
...
Fakat düşmanın topu vardı.
Ve ne çare, kader,
Düz ovayı Antepliler
Düşmana bırakacaklardı.
«Karayılan» olmazdan önce
Umurunda değildi Karayılan'ın
Kıyamete dek düşmana verseler Antep'i.
Çünkü onu düşünmeğe alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi,
Korkaktı da bir tarla sıçanı kadar.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
Gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzükoyun
Ak bir taşın ardından
Kara bir yılan
Çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
Gözleri ateşten al,
Dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
Kafasını aldı.
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Kara yılanın encâmını görünce
Haykırdı avaz avaz
Ömrünün ilk düşüncesini .
«İbret al, deli gönlüm,
Demir sandıkta saklansan bulur seni,
Ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.»
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
Fırlayıp atlayınca ileri
Bir dehşet aldı Anteplileri,
Seğirttiler peşince.
Düşmanı tepelerde yendiler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olana :
Karayılan dediler.
«Karayılan der ki :
Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
Nerde düşman varsa orda bitirek,
Vurun ha yiğitler namus günüdür...»
Ve biz de bunu böylece duyduk
Ve çetesinin başında yıllarca nâmı yürüyen
Karayılan'ı
Ve Anteplileri
Ve Antep'i
Aynen duyup işittiğimiz gibi
Destânımızın birinci bâbına koyduk.
Dilerim ki, bir daha bu topraklar, açıktan ya da üstü örtülü, hiç düşman işgali görmesin!
Yeni nesiller, bu ulusun bağımsızlık yolunda verdiği inanılmaz savaşları unutmasın!