karışıklık olduğu zaman ne yaparsınız?
Gayet basit!
Bir tuşa basıp, fabrika ayarlarına geri dönersiniz, "reset" atarsınız...
Ondan sonra tekrar çalışır hale gelir!
Son dönemde, ana muhalefet partisi CHP'ye ilişkin kamuoyunda, birazda, AKP'deki karmaşayı gündemden kaçırmak adına, "Y-CHP" ve "Ulusalcılar" diye bir bölünme, kargaşa varmış havası haksız yere yaratılmaya çalışılmakta.
Aslında CHP, AKP gibi bir tek adam partisi değildir.
AKP, Recep Tayyip Erdoğan ile var olmuş ve onunla sınırlı bir partidir.
Tıpkı, Özal'ın ANAP'ı, Demirel'in DYP'si, Ecevit'in DSP'si gibi...
Ama CHP bir kurumdur!
Kökleri vardır!
Zaman zaman başka yerlere ve yönlere çekilmeye kalkışılsa da, ana hedefinden asla sapmaz!
Bu günlerde yayılmaya çalışılan CHP'de karmaşa varmış havasını süratle yok etmek gerekli, zira önümüzdeki aylardan itibaren adeta bir seçim yağmuru, hatta sağanağı ile karşı karşıya kalacağız.
Hemen 5-6 ay sonra, Eylül 2013'de olası bir referandum, (sonucuna bağlı olarak baskın bir erken genel seçim dahi olabilir), arkasından Mart 2014'de yerel yönetim seçimleri, 2014 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve erken genel secim olmaz ise 2015'de TBMM seçimleri!
Bu seçim sağanağından önce kafaları netleştirebilmek, bu görüntüyü yok etmek için sanırım CHP'ye de bir "reset" atmak gerekli!
Ayarlar belli;
CHP'nin program ve tüzüğü...
CHP Programının 23ncü sayfasındaki, İdeolojimizin Temel Dayanakları başlığından aynen aşağıya aktarıyorum;
"Partimizin ideolojisini besleyen, üç ana kaynak:
Atatürk'ün modernleşme devrimi ve altı ok ilkeleri,
Sosyal demokrasinin evrensel kuralları ve Anadolu ve Trakya'nın tarihsel ve felsefi birikimidir.
CHP bu temel kaynakları çağdaş ve gerçekçi bir anlayışla özümsemektedir."
Yine aynı programın 81nci sayfasında;
CHP, Anayasaya ve yasalara bağlılık içinde, "Atatürk ilke ve devrimleri", "laik cumhuriyet" ve "modernleşme" ilkelerinden ödün vermez... CHP, "Ulus Devlet, Üniter Devlet ve Laik Devlet" yapılanmamıza, "ulusal bağımsızlığımıza" ve benzeri olmayan "Türkiye Modeli 'ne" koşulsuz bağlıdır, demektedir...
CHP fabrika ayarlarına geri dönerse, bu ayarlara uymayan, araya sızmış ya da sızdırılmış, "CHP'li olmadığını" açıkça beyan eden partililerden, milletvekillerinden, parti yöneticilerinden kurtulur.
İşlevlerini daha doğru bir biçimde yerine getirip, amacına doğru yol alır.
Öte yandan, siyasi partiler toplumda bir tabana dayanarak siyaset üretirler ve onlar adına siyaset yaparlar...
Bu bağlamda, CHP'nin dayanmakta olduğu tabana ilişkin bir araştırma verilerini sizinle paylaşmak istiyorum;
KONDA ve TESEV, yayınladıkları ortak araştırmada, CHP seçmenini, "kimlik ve konumları" çerçevesinde beş gruba ayırarak; bunların ağırlıklarını (Atatürkçüler yüzde 67.0; Sosyal demokratlar yüzde 13.4; Milliyetçiler yüzde 5.0; Demokratlar yüzde 4.8 ve Ulusalcılar yüzde 2,9) olarak belirlemişler...
Araştırmada yer alan "Ulusalcılar" ile "Milliyetçiler" tanımlamaları arasında ki fark da, ilk grubun milliyetçiliğe yönelik duyarlılığının Cumhuriyet tarihi ile özdeş olması, diğerinin ise Cumhuriyet öncesi yüzyılları da kapsamakta olmasıymış...
Gerek CHP seçmenine ilişkin analiz, gerekse CHP'nin "fabrika ayarları";
Uygulanması gerekeni çok açık ortaya koymakta...
Uygulaması parti yöneticilerinin işi...