Germeyin Bizi...
Durup dururken germeyin bizi!
Niyetiniz gündem değiştirmekse bunu bizi böyle gererek yapmayın.
Kandırmayın bizi…
Açık açık anlatın!
Kaç çocuk yapacağımızdan, hangi TV dizilerini seyredeceğimize, neyin heykel, neyin ucube olduğuna kadar hayatımızın her alanına karışıp germeyin bizi!
Katillerin elini kolunu sallaya sallaya gitmesine izin veriyorsunuz, asabımız bozuluyor, geriliyoruz…
Analar ağlamasın diye bir süreç başlatıyorsunuz, bağrımıza taş basıyor, peki diyoruz; sürecin nereye gitmekte olduğunu, nelerin olup biteceğini bilen yok…
Haliyle geriliyoruz…
Yeni Anayasa yapacağız diyorsunuz, tüm yaşamımızı etkileyecek bu Anayasa’nın içeriği belli bile değil… Bir de üstüne üstlük muhalefet yaptırmıyor havasındasınız!
Bu yapacağınız Anayasa ile nasıl bir yaşama ilerlemekte olduğumuzu bile bilmiyoruz, geriliyoruz…
Nasıl kazanıldığı belli olmayan yurtdışındaki kayıt dışı paraları, vergi barışı altında bilmem kaçıncı defa af çıkarıp yasallaştırıyor, Türk ekonomisine katkısı olur diye geri getiriyorsunuz…
Namusu ile çalışıp, yasalara uyan yurttaşlarımızı geriyorsunuz…
Ama katillerin, hırsızların memnuniyetine diyecek yok!
Öte yandan 10 yıldır merkezde, 20 yıldır yerel yönetimlerde iktidarda olup da, devamlı muhalefeti bu kadar suçlayan dünyada başka bir iktidar yoktur!
Yönetmekte olduğunuz, Türkiye Cumhuriyetinin tüm kutsallarına, kurucu değerlerine saldırıp, onları yok etmeye kalkmanız; en azından 90 yıldır bu değerlerle yoğrulmuş insanları geriyor!
TBMM’de “Atatürk olmasaydı sen o bakanlık koltuğunda oturamazdın. Cumhuriyet ilan edilmeseydi Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi yönetim olurdu. Bir erkek arkasında 4 kadın olurdu.” diyen bir milletvekiline kınama cezası veriliyor, koro halinde eleştiriyorsunuz!
Heyhat, neresi yanlış bu söylenenlerin…
Bu gerginlik siyaseti kimseye yaramaz.
Türkiye Cumhuriyetine hiç yaramaz!
Hele de, Ortadoğu'da sınırların, devletlerin ve yapıların değişim emareleri gösterdiği şu sırada hiç yaramaz!
Bundan tam 97 yıl önce bugün, 29.Nisan.1916’da, Irak Kut-ül Amare’de Halil Paşa komutasındaki 6.Ordu, İngilizlere karşı zafer kazandı.
Zaferden 17 gün sonra, İngilizlerle Fransızlar, Londra’da, Türkiye’nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli bir antlaşma yaptı.
Adı Sykes-Picot olan bu anlaşma daha sonraları, Lenin tarafından açıklandı.
Bu gün Sykes-Picot’un yırtılıp atılma aşamasına gelmiş olduğu bir süreçteyiz…
Bizi gereceğinize, “ayrancı-rakıcı” gibi parçalara ayıracağınıza, bütünleştirici olun…
Unutmayın ki, hiçbirimizin 1000 yıldır yerleşmiş bulunduğumuz Anadolu’dan başka gidecek yeri yok…
“Tasada ve kıvançta” ortak olarak yaşayacağız…
Sürekli gerilim yaratmaya gerek yok…
Yoksa ayran, mayran derken “Ağzı açık ayran budalası” oluruz!
Not:
Türkiye 1952 yılına kadar, Silahlı kuvvetlerde 29.Nisan’ı 'KUT bayramı' olarak kutlamaktaydı.
Küt’ül Amare’de şehit olmuş, savaşmış bize Kut Zaferini kazandırmış, tüm büyüklerimizi, atalarımızı, dedelerimizi şükran ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun!
29.Nisan.2013