İşçinin-Emekçinin Düşmanı
1980’lerde…
Bu sabah aniden aklıma geliverdi.
Nereden çıktı diyeceksiniz…
Dün akşam Galatasaray, Sivas sporu yenerek ligin bitmesinden iki hafta önce şampiyonluğunu ilan etti ve kutlamalar Taksim meydanında başladı ya, sanırım oradan bir çağrışım yaptı!
Bu arada Galatasaray’ı ve Galatasaraylıları da kutlarım.
Güzel ve şampiyonluğa yakışır bir maçtı.
Heyecanla izledim.
Şimdi tekrar çağrışım konusuna dönersek;
Maç bitti ve Galatasaray taraftarları kutlamalar için akın akın Taksim meydanına doğru gitmeye başladılar,
Eyvah dedim!
Gece gece, bu sevinç kursaklarında kalacak, gazlanacaklar!
Malumunuz, Taksim’de inşaat var, çukurlar var…
Devletimiz de, Taksim meydanında yurttaşlarımız çukurlara filan düşüp kolunu - bacağını kırar diye, izin vermiyor bu girişe,
Doğal olarak yurttaşlarını koruyor!
Bir Devletin asli görevi de yurttaşlarını korumak değil midir zaten?!
Mesela, 1 Mayıs’da da emekçilerini korumak için öyle yapmıştı…
Değil mi?
Aman çukurlara kimseler düşmesin diye; gaz, su, Allah ne verdi ise fışkırtıp, işçilerin-emekçilerin çukura düşmelerini önlemişlerdi.
Dün akşam da Galatasaraylıları koruyacaklar, zavallıların sevinci kursaklarında kalacak, gazlanacaklar diye üzüntü ile televizyonumu kapatıp yattım.
Sabah kalkınca korkarak haberlere baktım, Galatasaraylılar gaz yememişler!
Çukura da düşmemişler!
Neyse, rahatladım.
Sonra düşünmeye başladım, nasıl oldu da devletimiz işçisini, emekçisini 5 gün önce olağanüstü önlemlerle korurken, Galatasaraylıları korumadı?!
Acaba, Sayın Başbakan’ın Fenerbahçeli olması ile bir ilintisi olabilir mi?
Ya da, Galatasaraylılar Başbakanın kendilerine yaptırdığı (kendi cebinden mi idi?) stadın açılışında protesto ettiler ya… O da çok kızmıştı!
Sanmam, olamaz… O Türkiye Cumhuriyeti’nin yani, hepimizin Başbakanı olmalı…
Öyle Galatasaraylı, Fenerbahçeli ayrımı olur mu?
O zaman nedir bu durum?
Derken aniden aklıma 80’lerin o meşhur sloganı geliverdi...
“Çankaya’nın şişmanı, işçinin-emekçinin düşmanı!”
Teşbihte hata olmaz…
06.05.2013