Tüpraş'daki Yanlışlık...
gündemimizde...
Bu sefer de denetim ve kontroller nedeniyle...
Kıyamet kopuyor; vay efendim Gezi olayları nedeniyle devlet denetçileri göndermiş, maksat Koç grubunu sıkıştırmakmış vs. gibi söylentiler aldı başını gidiyor...
Belki de hakikaten böyle bir niyet vardır!
Bunu bilmemize olanak yok ama bildiğim bir şey varsa, o da devlet hiç bir ayrıcalık göstermeden şirketleri yasalar çercevesinde denetler!
Zaten Tüpraş’ın şirket yetkililerinin de biz sürekli denetleniriz, bunda anormal bir durum yok şeklinde beyanları var...
Ama birileri bu söylemleriyle Tüpraş'a ve Koç grubuna bir dokunulmazlık sağlamaya çalışıyor!
Sanki devletin görevini yapmasını engellemek gibi bir arzu içindeler...
Şirket yöneticileri olağan diyor, kimi çevreler ise kraldan çok kralcı bir tavır sergileyerek denetimleri tamamen başka mecralara çekmeye çalışıp, kınıyor!
Aslında Tüpraş'ın denetleniyor olmasında hiç bir yanlışlık yok.
Geçmişte 2005-2009 dönemi denetiminde de 605 milyon TL ceza tahakkuk ettirilmişti.
Yani bu ilk defa olan bir durum da değil.
Peki Tüpraş konusunda bir yanlışlık yok mu?
Tabii ki var!
En büyük yanlışlık 2005 'de Tüpraş'ın özelleştirilmesinde olmuştur.
Bu tarz olaylar ile, AKP'nin yürüttüğü özelleştirme siyasetinin tüm yanlışlıkları, her geçen gün daha fazla görülecektir.
2000-2005 döneminde Tüpraş'ın İstanbul ve Londra Menkul Kıymetler Borsalarında işlem gören A grubu hisselerinin toplam sermayeye oranı % 34,24'ü buldu.
4 Mart 2005 tarihinde Tüpraş hisselerinin % 14.76'sı İMKB Toptan Satışlar Pazarı'nda karışık bir biçimde İsrail'li Sami Ofer'e satılarak şirketin halka açık oranı % 49'a yükseldi. Bu skandal satış sonrasında da pek çok sorunlar gündeme geldi...
Kamuya ait olan % 51 oranındaki hissenin blok satışı için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 12 Eylül 2005 tarihinde yapılan ihaleyi, 4 milyar 140 milyon ABD doları ile Koç-Shell Ortak Girişim Grubu kazandı. Özelleştirme Yüksek Kurulu da bu hisseleri, 7 Kasım 2005 tarihinde Koç grubu önderliğinde kurulan Enerji Yatırımları A.Ş.'ye devretti.
O günün kuruyla Tüpraş’ın yüzde 51 hissesi, 5,4 milyar liraya mal oldu. 7 yılda elde edilen gelirin 2005 fiyatlarıyla değeri 2,3 milyar TL’dir(4,6 milyar lira kardan, Koç holding ve ortaklarının yüzde 51’lik hisselerine karşılık düşen miktar).
Tüpraş tamamen devredildiği için Koç grubu tekel konumuyla 15 yıla kalmadan kendisini amorti edebilecek bir yatırım yapmış oldu. Ayrıca Tüpraş’ın, Koç grubunun Opet’i ile ve diğer enerji yatırımlarıyla sinerji ortaya çıkarmasıyla grup içerisinde bilançoya yansımayan avantaj ve karları da vardır.
Oysa dünya standartlarında, böylesine stratejik ve büyük yatırımların amortisman süreleri daha uzun vadeli olarak öngörülmektedir.
Ayrıca, Tüpraş'ın tekel konumu nedeniyle, istenen serbest rekabet piyasası oluşmadan, sektörü rahat şekilde yönlendirebildiği açıktır.
Bunun da Türkiye ekonomisinin gereksinim duyduğu rekabetçi yapının önünde bir engel olduğu söylenebilir.
Aslında özelleştirme tekel konumunda olan veya stratejik önemi olan şirketlerde asla yapılmamalıdır.
Kategorik olarak özelleştirmeye karşı çıkmak ne kadar yanlışsa, ülke için stratejik öneme haiz sektörlerde özelleştirme yapmak da o denli yanlıştır.
Aynı biçimde bir kamu tekelini, özel tekele çevirmek de kamu menfaatine aykırıdır!
Tüpraş'ta yapılmış olan esas yanlışlıklar aslında bunlardır!
30.07.2013