Neden mi?
1) Suriye’deki Esad yönetiminin derhal gönderilmesi,
) Başbakan’ın Gazze gezisine karşı çıkılmamasının sağlanması,
3) Kuzey Irak’daki enerji kaynaklarına Türkiye’nin Bağdat merkezi yönetimi olmaksızın, doğrudan bölgesel Kürt yönetimi ile ulaşması,
4) ABD ile AB arasında haziran ayında başlayacak olan “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşmasına” Türkiye’nin de katılması.
Görülen o ki; bu dosyalardan hiçbiri tam arzu edildiği biçimde sonuçlanmadı.
“Suriye konusunda, Cenevre sürecinin ipe un sermek” demek olduğunu söyleyen Sayın Başbakan, sefer sonuna doğru bu görüşünden vaz geçerek, “fikrimdeki değişim diyebilirsiniz, şöyle ki; Rusya ile Çin’in de bu sürece katılımını sağlamak bakımından adım atılabilir” tezine döndü. Cenevre’de Rusya, Çin ve Esad yönetiminin de katılacağı bir konferansı kabul etti…
Gazze ziyaretine, Ramallah’da dahil edildi. Böylece Gazze gezisi halloldu. Erdoğan, Filistin lideri Mahmud Abbas ile Hamas lideri Halid Meşal’i bir araya getirerek ABD’ye, barış sürecinde İsrail’in tek bir muhatap bulması yönünde hayati bir destek sağlamış olacak.
(Lütfen yanlış anlaşılmasın, bu gelinen noktaları beğenmiyor, yanlış buluyor değilim… Keşke öngörülü bir yaklaşım sergilenip, baştan bu siyasetler izlense idi…)
Kuzey Irak enerji kaynakları konusunda ise, ABD yönetimi ile tamamen farklı bir noktada olunduğu ortaya çıktı. ABD’nin; Kuzey Irak’ın özellikle enerji kaynaklarından gelen parayı, Bağdat üzerinden almasının, “Irak anayasası açısından zorunluluk” görüşünde olduğu ortaya çıktı. Aslında ABD’nin derdi, Bağdat yönetiminin İran’dan uzaklaşmasını sağlamaya çalışmak.
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması konusuna gelindiğindeyse; komisyona havale edildi, uzun yıllardır bekleyen başlık daha da uykuda kalacak gibi görünüyor.
Şimdi Türkiye’den gelenlerin çantasından çıkan tüm bu dosyaları ustaca istediği kıvama getiren, “Bostonbul’lu” ya başarılı denmez mi?
İçeride her konuda esip-gürleyen Başbakanımızın basın toplantısında değindiği, Başkan Obama ile kendi kızlarının nasıl büyütülmesi gerektiği konusunda tam bir mutabakat içinde olup olmadıklarını bilmiyorum ama diğer konular yukarıda anlattığım gibi görünüyor!
ABD yönetimi ve “Bostonbul”lu Kerry istediğini elde etti.
Türk tarafı ise bir teselli ikramiyesi ya da mükafatı elde etti;
Moody’s Türkiye’nin notunu arttırdı…
İşte seferin özet raporu budur!
19.05.2013