Sayın Başbakan mesleğini icra eden hiç kimseden memnun değil.
Seçimler sonrası, elde ettiği iddia edilen zaferden sonra bile, hala çok sinirli!
En son bu sinirli halinin muhatabı da Anayasa Mahkemesi Başkanı .
“Cübbeni Çıkarda Gel!” diyerek, bu sefer onu hedef tahtasına oturttu...
10 yılı aşan iktidarı süresince hekimlere, askerlere de bu tarz söylemlerde bulunduğunu herhalde hepimiz hatırlıyoruz.
“Beyaz önlüğünü çıkarda gel”, “Üniformanı çıkarda gel” kervanına şimdi de “Cübbeni çıkarda gel” olarak yargıçlar da katıldı...
Aslında muhatapları da, aynı yöntemle “Başbakanlık ceketini çıkarda gel” şeklinde cevap verir mi, bilemiyorum?!
Ama kesin olan bir şey var, Başbakan, konuşan bir Türkiye’den hoşlanmıyor.
Yalnız kendi konuşsun, tek adam olsun istiyor!
Kendisine bu da yetmiyor, bir de düşman edinmesi gerek.
Böylece o düşmana karşı seçmeni koruma görevi üstlenecek ki, “saflarını sıklaştırsın” oylarını konsolide edebilsin!
Düşman;
2007'de muhtırayı veren askeri vesayetti,
2011'de Ergenekon,
2014 yerel seçimlerinde ise paralel yapı.
İşte size "Seçim kazanma yönteminin" bir parçası.
Anlaşılan Cumhurbaşkanlığı seçimi için yine böyle bir düşman gereksinmesi var!
“Cübbeni çıkar da gel” söylemi ile düşman adayı saptama ve oy konsolidasyonu ya da “safları sıklaştırma” hazırlıkları başlatıldı.
Aslında bu sinirliliğinde haklıdır,
Zira, Erdoğan her seçimde istikrarın teminatı olarak görülüyordu.
Oysa giderek istikrarsızlık unsuru olarak algılanmaya başlandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, AKP Genel Başkanlığı, Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinin tümünü uhdesinde toparlamak, tek adam olmak niyetinde...
Cumhurbaşkanı olduğunda Başkanlık sistemini fiilen uygulayacak olması pek çok çevre tarafından bir kaos ve çatışma unsuru olarak algılanıyor.
Ayrıca son seçim sonuçlarına biraz daha dikkatlice bakıldığında, başka şeylerin ipuçlarını görmek olanaklı;
Seçim sonuçlarını etkileyecek %1-2’lik hata paylarını ya da yapıldığı söylenen hileleri bir kenara bıraksak bile sonuçların hormonlu olduğu yadsınamaz bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.
Daha da önemlisi son dakikada ortaya çıkan Dışişleri Bakanlığı’nın dinlenmesi kasetleri bile, seçim sonuçlarını AKP lehine %3-6 arasında etkilemiş görünüyor.
Bu noktalar hesaba katıldığında, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde %35-40’lık bir kitle, Erdoğan lehine “evet” cevabı vermeye hazır.
Öte yandan, yine %35-40’lık bir kitlenin ise Erdoğan’a kesin “hayır” dediği de bilinen bir gerçek.
Bu çerçeveden bakıldığında; Cumhurbaşkanlığı seçimi, Erdoğan için “evet” ve “hayır”ların aşağı yukarı eşit olduğu bir yarış gibi görünüyor.
Bu eşitliği bozabilecek en önemli unsurlardan biri de, AKP oylarını bölebilecek bir rakibin ortaya çıkma olasılığıdır.
İşte sinirliliğin, bağırıp-çağırmanın, yeni bir düşman yaratma arayışının sebebi de bu nedenlerden kaynaklanmaktadır!
Cumhurbaşkanlığı seçimi çantada keklik olmadığı gibi, karşısına Recep Tayyip Erdoğan muhaliflerini toplayabilecek güçlü bir aday çıkarsa kaybedeceğini görüyor!
Korkunun ecel faydası yok!
15.04.2014