Yazılarım
Fıtratında Var mı?

Başbakan Erdoğan’ın, 4 yıl önce Zonguldak Karadon kömür madenindeki kazada(?!) 30 işçinin ölmesinden sonra: “Bu bölgenin insanı bu tür olaylara alışık… Bu mesleğin kaderinde, maalesef var… Bu mesleğe giren kardeşlerim de, bu mesleğe girerken içerisinde bu tür şeylerin olacağını bilerek giriyorlar.” demişti.

 

13 Mayıs’ta Soma’da yaşananlar üzerine söyledikleri de farksız: “Lütfen, buralarda hiç bu tür olaylar olmaz diye yorumlamayalım. Literatürde iş kazası diye bir şey var. Burada da olur. Bunun yapısında, fıtratında bunlar var.” diyor!

 

Sonra da, örnekler veriyor; "İngiltere’de geçmişe gidiyorum, 1862 bu madende göçük 204 kişi ölmüş. 1866da 361 kişi ölmüş. İngiltere’de 1894 patlama 290. Fransa’ya geliyorum 1906 dünya tarihinin en ölümlü ikinci kazası 1099. Daha yakın dönemlere geleyim diyorum, Japonya 1914’de 687. Bakın Amerika. Teknolojisiyle her şeyiyle. 1907'de 361. Bu ocakların bu noktada bu tür kazaları sürekli olan şeyler."

 

Erdoğan, günümüz Türkiye’si ile 1862 İngiltere’sini, 1907 ABD sini karşılaştırıp, Soma’daki katliam gibi faciayı, olağanlaştırıyor!

 

Oysa günümüzde Türkiye’de milyon ton taş kömürü üretimi başına düşen ölüm oranı 7.2 iken, bu oran Çin’de yalnızca 1.2, Amerika’da ise 0.02.

 

Sorun, fıtrattan kaynaklanmıyor!

 

Amerikalıların, Çinlilerin fıtratı bizimkilerden farklı mı?

 

Sorun; 2014 yılında hala, gözü kârdan başka bir şey görmeyen hızlı sermaye birikimi için her şeyi göze alan vahşi kapitalist uygulamalar ve onun sonuçlarını hafifletmek için dua etmekten başka bir şey yapmayanlarda!

 

Prof. OrhanKural’ın sözcükleri ile emekçilerin “Mutlu mutlu ölmesine” seyirci kalanlar ton başına 110-120 dolar ekstra kar sağlıyorlar.

 

Soma şirketinin sahibi Alp Gürkan yaptıklarını övünçle anlatıyor; “TKİ, Soma’da kömürü kendisi çıkarırken tonunu 130-140 dolara mal ediyordu. Biz ihaleye girip, tonunu TKİ’ye rödovans payı dâhil 23.80 dolara çıkarma taahhüdü verdik”.

 

Gürkan’a göre, maliyetin bu ölçüde düşmesinin nedeniyse ‘özel sektörün çalışma tarzının devreye girmesi’

 

Akıl ve bilimi kullanıp, sorumluları ve nedenleri saptamak yerine olayı asıl nedenlerinden saptırarak kadere ve ilahi takdire bağlamak, “işin fıtratında” var diye açıklama yapmak bizi ne yazık ki yeni acılara götürecektir.

 

Dört yıl önce Karadon’da olanlardan ders alamadığımız için, gereğini yapamadığımız için Soma’yı yaşadık!

 

Bu sefer de gereğini yapamazsak, falcı ağzı ile “üç vakte” kadar yine, yeni faciaları yaşarız!

 

Büyük üzüntülerle karşılaşırız.

 

Yine yüreğimize ateşler düşer…

 

TV ekranlarında gördüğümüz yerin altından çıkan genç adamın, ambulanstaki hemşireye; “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin…” sorusu ile boğazımızda bir-şeyler düğümlenir, kahroluruz!

 

Acılı ailelere sabır, ölenlerimize rahmet, kalanlarımıza da baş sağlığı ile başlarındaki akıllarını kullanmalarını diliyorum.

 

 

15.052014