1 Haziran mini seçimleri de bitti,
Sıra şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerine geldi.
Halk ilk defa Cumhurbaşkanını seçecek, Türkiye Cumhuriyeti'nin 12nci Cumhurbaşkanını!
12nci Cumhurbaşkanını seçecek olan bizler, 21nci yüzyılda Türkiye'nin nereye gideceğine ilişkin oy atacağız. Bu oylarımızla;
- Türkiye uluslararası camianın saygın bir üyesi mi olacak, dışlanmış bir ülkesi mi?
- Halkın mümkün olduğu kadar geniş kesimlerini temsil eden bir “Devlet Başkanı”nı mı seçecek? Yoksa sadece bir bölümünü yandaş yapıp diğerlerini dışlayan birini mi?
- Hukukun üstünlüğüne inanan, çoğulcu demokrasiyi içine sindirmiş biri mi olacak? Çoğunlukçu (sandıkçı) demokrasinin ötesine geçememiş biri mi?
- Düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere batılı ülkeler standartlarında bir özgürlükçü mü? Yoksa tam tersi mi?
gibi pek çok sorunun yanıtını bulacağız.
Kuşkusuz seçeceğimiz Cumhurbaşkanı’nın bilgisi, donanımı, vizyonu, geçmişte yaptıkları çok önemli olacak.
Ama belki de hepsinden önemlisi; Bağımsız Türkiye'den, güçlü Türkiye'den, büyük Türkiye'den yana olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasını düşünen bir Cumhurbaşkanı olması olacak!
Birinci tur, 10 Ağustos'da.
Türkiye'nin yarısı için adeta bir karabasan gibi korku ve tehdit unsuru haline gelmiş olan Erdoğan, bakalım Cumhurbaşkanlığı için mini seçim sonuçlarını gördükten sonra da aday olacak mı?
Bu seçimlere giden süreçte, seçim yapılan yerlerde Erdoğan tüm gücünü enerjisini kullanarak çalıştı.
Hatta iktidar partisi ve Başbakan Erdoğan, Ağrı ve Yalova'da açıkça "adayımıza oy verin, bizde size yardım edelim!" dediği halde, sorunları da çok olan bu iki yerde de halk AKP'ye oyunu vermedi...
Sonuç ortada; Erdoğan ilk defa kaybetti!
Halk ona; dur artık, biz senin bu bizi ayrıştıran söyleminden, devamlı bağırıp çağırmandan, bizi dışlayan hareketlerinden, kararlarından bıktık dedi...
Seçimin tekrarlandığı yerlerde, halkımız görevini yerine getirdi.
İşaretini verdi.
Şimdi sıra, muhalefet parti yöneticilerine düşüyor!
Mini seçimler önümüze altın değerinde bir fırsat getirdi.
Erdoğan'ın geçenlerde söylediği, "Çatı uçtu" sözünden sonra,
Gördük ki, "çatı" yerli yerinde duruyormuş.
Hem de çok güçlü bir biçimde.
Bu nedenlerle, Bahçeli'nin ortaya koyduğu “Çatı Projesi”nin gerçekleştirilmesi şarttır!
Buna karşı çıkanlar, Erdoğan'lı 21nci yüzyıl Türkiye projesine yandaş olurlar!
Bir daha eleştirme hakları da kalmaz, demedi demeyin!
02.06.2014