Şöyle özet bir kronoloji ile Cumhuriyetin ilanına kadarki gelişmeleri hatırlayalım;
22 Haziran 1919 Amasya tamimi (genelgesi) ile egemenliğin, tanrısal haklar sisteminden insan hakları sistemine geçiş öngörüldü.
Bunun bir sonucu olarak, padişahın ümmetinden, kulluğundan, ulusa, yurttaş- bireye geçişi, bir ilke ve ülkü olarak belirtildi.
7 Ağustos 1919 Erzurum kongresi ile zaferden sonra hükümet şeklinin Cumhuriyet olacağı söylendi.
20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” hükmü benimsendi.
23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi toplandı.
1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldı.
1 Nisan 1923’de Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri yeni seçim kararı alarak dağıldı ve yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı.
24 Temmuz 1923’de Lozan antlaşması ile bağımsız yeni Türk devleti gerçekleşti.
23 Ağustos 1923’de 2.dönem TBMM, Lozan antlaşmasını onayladı.
Bu sırada, Millî Mücadele Dönemi'ndeki olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu.
Bu sistemde, Bakanlar Kurulu’nun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümetin kurulmasını çok zorlaştırırdı.
25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı.
Bu olay Mustafa Kemal Paşa’ya, Cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi.
28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz!" diyerek fikrini açıkladı.
O gece İsmet Paşa ile birlikte "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli cumhuriyettir" hükmünün de yer aldığı 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
29 Ekim 1923 günü yapılan tartışma ve konuşmalardan sonra TBMM’de yeni Anayasa kabul edildi.
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi.
Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
Bunun üzerine kürsüye çıkan Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleri ile bitirdi.
***
O gün itibariyle, okuma-yazma bilen oranı %5 olan 13 milyonluk bir nüfus,
570 milyon dolar gayri safi milli hâsıla (Kişi başına 45 dolar),
Osmanlı’dan kalan kapütilasyonlar (1929 a kadar devam etti) ve 129 milyon dış borç…
***
Bu dönemin, çok kısa ve özet hatırlatmasını niye yaptım?
Bu gün yaşamakta olduğumuz ülkenin sosyal ve siyasal ikliminin nasıl gerçekleştiğini, ne uğraşlar verildiğini, ne gerginlikler yaşandığını ve ne emekler harcandığını unutmayalım diye.
Genç Türkiye Cumhuriyetinin hangi koşullarda yola çıktığını unutmayalım diye.
Eğer biz bugün bu topraklarda, rahat yaşayabiliyorsak, batı standartlarında bir yaşam sürdürüyorsak neye borçlu olduğumuz unutmayalım diye.
Eğer dini yaşamımızı dilediğimiz gibi yaşayabiliyorsak, camilerimizde ezan susmamışsa, bunun nasıl olduğunu unutmayalım diye.
***
Civarımızda ki ülkelerle karşılaştırın lütfen;
Yunanistan’daki iktisadi kriz Türkiye’de yaşanmıyorsa, Cumhuriyetin bu ülkeye kattığı alt yapılar (demir yolları, karayolları, limanlar, havaalanları vs.), sanayi tesisleri, eğitim ve sağlık hizmetlerindendir.
Irak’a, Suriye’ye, Lübnan’a bir bakınız. Hepsinde bir iç savaş sürüyor.
Neden? Bir ulus devlet yaratamadıkları için…
Cumhurbaşkanı, filan etnik kimlikten; Başbakan, falanca inanç grubundan diye ayırmaya başladınız mı, sonuç o ülkelerdeki gibi oluyor!
Cumhuriyet, ülke yönetimini bir sınıfın, grubun hâkimiyetine de bırakmadı.
Aynı dönemde sınıf esasına göre kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği 22 yıl önce 1990 da tarihe gömüldü.
İran’ı hiç anlatmaya gerek yok, o kadar doğal zenginliklerine karşın, dünyadan dışlanmış, her bakımdan en az 50 yıl geriden geliyor.
Türkiye, bölgesinde lider bir ülke ise, bu Cumhuriyet’in getirdiği nimetlerdendir.
TV dizilerimiz Ortadoğu’da, Orta Asya’da, Balkanlar’da çok tutuluyor.
Biz “soft power” (bir tür kültürel güç) olduk diye şişinenler, o dizilerde Cumhuriyet Türkiye’sinin anlatıldığını unutmasınlar.
İktidarların, mali açıdan sıkıştıkça özelleştirme adı altında sattıkları tüm varlıklar Cumhuriyetin kuruluş döneminde meydana gelen yatırımlardır.
Bu gün bu Cumhuriyet’e öyle veya böyle laf çakanlar, şikâyetçi olanlar, bu Cumhuriyet’den en büyük kazanımları elde edenlerdir!
Cumhuriyetin kıymetini biliniz, ona sahip çıkınız!
Bu duygu ve düşüncelerle tüm okurlarımın hem Cumhuriyet Bayramını, hem de Kurban bayramını kutluyor ve Büyük Atatürk’ün Cumhuriyetin kabulünden sonra TBMM’de yaptığı ilk konuşmasındaki sözünü tekrarlıyorum;
"Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır."
Kaynak URL (27.10.2012 - 21:00 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/yasasin-cumhuriyet-53037n.htm