Nobel Ekonomi Ödülü'nü bu yıl ABD'li ekonomistler Prof. Alvin Roth ve Prof. Lyod Shaply kazandı.
Herkes biliyor, "arz" ve "talep" kelimelerini öğrendik mi, serbest piyasa ekonomisi hakkında her şeyi öğrenmiş oluruz!
Buğday fiyatı niye arttı diye sorsanız; buğday arzı az ya da talep çok diye açıklanır,
Faiz niye arttı diye sorarsanız; paraya talep çok, arz (ya da tasarruflar) az derler,
Peki ya döviz fiyatı denince; döviz arzı ve talebi bu kez söz konusu olur...
En önemlisi ücretler niye düşük dediğinizde, onu da emek arzının fazlalığına bağlarlar.
Oysa iktisat kabaca "kısıtlı kaynakların etkin dağılımı" nı inceleyen bir disiplindir...
Bu iş Adam Smith'den beri böyle anlatılır.
Adam Smith'in "görünmez el"inin; piyasayı düzenlediği ve iktisat biliminin temel meselelerinden biri olan "kaynakların en verimli şekilde kullanılması”nı sağladığı iddia edilir.
Smith'e göre her şey fiyata bağlıdır.
Üretim miktarı, maliyetler, her şey fiyatla ilgilidir.
Faktörlerin dağılımı fiyatlara göre olur.
Ücretler de bir fiyattır; ücretler, emeğin fiyatıdır.
Ücretler, işverenler ile işçiler arasında arz ve talebe göre yapılan sözleşmelerle belirlenir.
Yavaş yavaş tüm dünyada anlaşılıyor ki, tüm bunlar doğru değil.
Hatta serbest piyasa ekonomisinin kalelerinde bile böyle algılanmaya başlıyor...
1929 Büyük Krizi ile başlayan ve bugün hala süren krizler süreci insanlığa acılar yaşatarak bunu öğretiyor!
Gerçek hayatta insanlar bu işin böyle yürüyemeyeceğini görüyorlar…
İşte bu konuda "Dengeli dağıtım ve piyasa modeli uygulamaları teorisi" (The theory of stable allocations and the practice of market design) çalışması ile Amerikalı ekonomistler Alvin Roth ve Lloyd Shapley, bu yıl ekonomi dalında Nobel ödülüne layık bulundu.
Profesör Alvin Roth ve Profesör Lloyd Shapley’e göre, piyasaları belirleyen tek etken olarak fiyata bakıldığında, ekonomistlerin kibarca "piyasa başarısızlığı" olarak tanımladığı durum ortaya çıkıyor.
Amerikalı ekonomistler işte bu durumun engellenmesi, yani her iki taraf için de en uygun sonucu verecek "dengeli dağıtım"ın yapılabilmesi için Roth-Shapley algoritmasını yazdı.
Shapley 1962'de bir teori geliştirerek etik ve yasal bakımdan karmaşık konularda (örneğin ABD'de devlet okullarına öğrenci alımında) piyasada arz-talep uyumu konusuna eğildi.
Alvin Roth ise Türk mikro teorisyenleri Prof. Tayfun Sönmez ve Prof. Utku Ünver ile böbrek takası üzerine önemli bir çalışma yaptı. 2004 yılında bu 3 isim, ünlü matematikçi John Nash’in "oyun teorisi"ni insan sağlığına uyarladı. Tayfun Sönmez, Utku Ünver ve Alvin Roth böbrek hastalarına donör bulma olanağını artıran bir program hazırladı.
Oyun teorisinden yararlanarak hem böbrek nakli olan hasta sayısını artırmayı hem de böbrek - hasta uyumunu artırarak naklin başarı şansını yükseltmenin yollarını araştırdılar. Programın iki ana unsuru vardı. "İki adımlı böbrek takası" olarak bilinen programın ilk adımında, iki hasta yakını, kendi hastaları ile uyumsuz, birbirlerinin hastaları ile uyumlu olan böbreklerini kendi hastalarına değil, birbirlerinin hastalarına bağışlıyor. Bu sayede kazanılmayacak iki böbrekten de yararlanılıyor. İkinci adımda ise, hasta yakınının, böbreğini kadavra böbrek bekleme listesine bağışlaması durumunda, kendi hastası bekleme listesinin başına yükseltiliyor.
Bunu yaparken de rasyonel bireylerin nasıl olup da fiyata bakmaksızın, işbirliğini tercih ettiği sorusuna cevap arayan oyun teorisinden faydalandı.
Burada amacımız bu teorinin açıklanması değil.
Ancak, önemli olan bir nevi fiyatsız bir piyasa ortaya koydular...
Fiyatsız piyasalar yeni bir piyasa türü olarak ileride çok önemli rol oynayacak.
Kalite, en uygun sağlık ve çevre çözümleri fiyatın önüne geçecek.
Böylece daha adaletli bir dünya kurulacak.
Parayı veren düdüğü çalamayacak!
Kaynak URL (16.10.2012 - 22:08 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/parayi-veren-dudugu-calamayacak-52862n.htm