Ekim başında TBMM açılacak.
Çok yoğun ve gergin olan Türkiye’nin gündemine, bana göre çok tartışılması gereken yeni bir konu gelecek; Büyükşehir/ Bütünşehir Yasası.
Yerel seçimlerin, 28 Mart 2014 yerine, 27 Ekim 2013’e çekilmesine ilişkin anayasa değişliği teklifi AKP tarafından dün TBMM Başkanlığına verildi. Seçim tarihi değişikliğine ilişkin AKP, MHP ile anlaştığı ve diğer partiler de “seçimden kaçıyor” izlenimi yaratmak istemeyeceklerinden, TBMM’den geçmesinde sorun görülmüyor.
Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın daha önce çeşitli kereler açıkladığı Büyükşehir yasasındaki değişikliğe ilişkin teklif taslağı henüz kamuoyu ile paylaşılmadı. Korkarım bu da TBMM’den apar topar geçirilecek.
Oysa, Türkiye’nin idari sisteminde çok önemli değişikliklerin hedeflenmekte olduğunu düşünüyorum.
Bu topraklarda, 1862 yılında Osmanlı devleti Eyalet sisteminden Vilayet sistemine geçmişti. İl yönetimleri, merkezi hükümetin atadığı vali, ve yerel yönetimler oluştu. Vali hem merkezi temsil ediyor, hem de yerel yönetimin başı oluyordu. İl genel Meclisinin başkanı da Vali idi.
Tam 150 yıl sonra sanki yeni bir sisteme geçiş niyeti varmış gibi görünüyor.
Adına ister “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” deyin, isterseniz “eyalet sistemine geri dönüş”, ya da “adım adım federasyona gidiş” deyin…
Varmış gibi görünüyor diyorum, zira elimizde kesin bir bilgi yok. Bu kadar önemli değişiklikleri içeren bir yasanın çok ciddi olarak tartışılması zorunludur.
Basında yer alan bölük pörçük bilgilere göre, 13 il daha büyükşehir / bütünşehir statüsüne kavuşacak. Bunlar; Aydın, Denizli, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Balıkesir, Van, Manisa, Hatay, Malatya ve Mardin.
Hâlihazırda büyükşehir statüsünde olan 16 ilimizden sonra yeni durumda, 29 büyükşehir / bütünşehirimiz daha olacak. Ülkemizin %75’inin buralarda yaşadığı göz önüne alınırsa etki alanının genişliğinin önemi daha net anlaşılır.
Bu yasa ile İl Genel Meclisleri’nin kalkacağı söyleniyor.
Belde belediyeleri kalkıyor.
Köy muhtarlıkları kalkıyor.
İlçe belediyeleri’nin imar yetkileri ile zabıta ve itfaiye müdürlükleri büyükşehire devir oluyor.
Belki, ilçe belediye başkanları seçim ile değil büyükşehir başkanının ataması ile gelebilir. Zaten bu yetkileri gitmiş bir ilçe belediye başkanı atansa ne olur, seçilse ne olur!
Yani özetle çok güçlü bir büyükşehir Belediye başkanı ya da (sadece) başkan ile karşı karşıya olacağız.
O zaman artık belediye başkanı demek doğru değil. Alışageldiğimiz belediye başkanının görevlerini aşan, örneğin tarımsal alanları, köyleri ilgilendiren, bayındırlık projeleri barajlar, yollar vs., hatta sağlık ve eğitimi ilgilendiren konularda muhtemelen başkanın yetki alanına girecek.
Oysa bizim alışageldiğimiz belediye başkanları o beldenin imar, temizlik, zabıta vs. işleri ile uğraşırken bu sefer geniş bir alanın tüm işlerine karar veren bir başkan olacak. Meclis de artık Belediye Meclisi gibi değil... Tek meclis ve geniş yetkilerle donanmış… Adeta yerel parlemento olacak.
Her olayda olduğu gibi olumlu ve olumsuz yönleri, diğer bir tanımla doğuracağı fırsatları ve riskleri doğru algılayıp ona göre karar vermeliyiz.
Aslında tam olmasa da benzeri bir sistem 2009’dan beri İstanbul ve Kocaeli’nde uygulanmakta.
İstanbul ve Kocaeli il sınırları Büyükşehir belediyesi alanı içinde.
İçişleri bakanlığı keşke bu uygulamanın sonuçlarını açıklasa, anlatsa da, olumlu ve olumsuz yönlerini görebilsek. Uygulamanın yararları ve aksaklıklarını görüp sağlıklı bir sonuca gidebilsek.
Bir an önce taslağın kamuoyu ile paylaşılıp, tartışılmasında büyük yarar olduğunu düşünüyorum...
Kaynak URL (28.09.2012 - 11:51 tarihinde yazdırıldı): http://www.ulus923.com/yeni-tartisma-basligimiz-geliyor-52478n.htm